İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

SEÇİM VE EKONOMİ

YAYINLAMA:

Seçim ve sonucu, ekonomimiz için olumlu neticeler barındırır.

İlk olarak zamanlaması iktisadi konjonktür içerisinde tam kıvamındadır. İkinci olarak ilk turda sonuç alınmış olması öngörülen risklerin önemli bölümünü bertaraf etmiştir. Üçüncü olarak istikrarın sürmesine dönük seçmenin eğilimi ekonomiye veya ekonominin bileşenleri olan eğitim, sağlık, güvenlik gibi kalkınma adımlarına olan güveni ortaya koymuştur. Son olaraksa seçimin ertesi gününde daha önce planlanan rutin iş gereklerinin, toplantıların, ödeme ve tahsilatların devam etmesi Türkiye’yi bir gömlek yukarı taşımıştır.

Bu saydıklarım esas olarak ekonomi üzerinde içeriden risk oluşturan temel dinamiklerin bir özetidir. Dış etkenlerse capcanlıdır ve bunun en önemlisi gelişmiş ekonomilerin merkez bankalarının faiz artırımı ile paralarını gelişmekte olan ekonomiler karşısında güçlendirecek olmalarıdır.

Ticaret savaşı adı altında yurtiçi enflasyonu, yatırım ve istihdamı besleyerek bunun zeminini hazırlamaktadırlar. Fakat agresif olamayacakları muhakkaktır. Çünkü gelişmekte olan ekonomilerdeki kırılganlık global ölçekte etki yapacağından kendi ekonomileri de zarar görecektir. Bugün dünya tüm bilançoların iç içe geçtiği bir iktisadi ortam ve yüksek finansallaşmayı tecrübe etmektedir. Ufak merkezlerde dahi olsa iktisadi bunalımlar global ölçekte tesir etmektedir. Hatırlarsanız Güney Kıbrıs krizi ortaya çıktığında Rusya ve Almanya önemli ölçüde etkilenmişti. Güney Kıbrıs krizinin bu iki ülkeye tesir etmesi ise diğer ekonomileri etki altına almıştı.

Son 20-30 yıldaki gelişmeler iktisadi anlamda bir milliyetçiliği tekrar gündeme almak için zemin bırakmamıştır. Gelişmiş ekonomilerin yönetimleri bu ilişkinin farkına varacaktır. Ancak fark etme sürecinin öngörü değil deney ile sağlanması riski vardır.

İşte ekonomiler önündeki kriz riskinin tarifi fark etme deneyi krizi olarak tanımlanabilir.

Bu risk vardır ve Türkiye’yi de etkileyebilir. Fakat seçim sonucu bu riski bertaraf edecek en doğru kombinasyonu ortaya çıkarmıştır. Halk görevini hakkıyla yapmıştır. Bundan sonrası ekonomi yönetiminin hünerine kalmaktadır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...