İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

SARI YELEKLER, HASTALIK VE DÜNYANIN AHVALİ

YAYINLAMA:

İşin arka planında ise bütün bir Neo- Liberal sistemin çatırdayarak çökmesi bulunmaktadır. Burada bazı sorular ortaya çıkmaktadır: Sistemi çökme aşamasına getiren süreçler nelerdir? Hangi temel dengesizlikler bugünkü problemlere yol açmaktadır? Mevcut durumda tepkili kitlelerin sesi olabilecek siyasi kurumlar nasıl olmalı?

Ya biz? Türkiye olarak biz ne durumdayız? Değişimin şart olduğu bir çağda değişiklik yaptık mı; yoksa değişiklik yaptığımızı mı sandık? Türkiye’de de tepkili ve sıkıntı içindeki kitleleri siyaseten kim temsil etmeli?

Bütün bu soruları cevaplamaya çalışacaktım ki, feci bir boğaz iltihabı ile yataklara düştüm. Mecbur olarak ve burnumu çeke çeke gittiğim ders ve jürilerde de ne konuştuğumu bildim ne de anlatılanı tam anlayabildim. Haliyle yazıyı her zamanki hacminde yazacak zamanım da kalmadı. Onun için beni bugünlük affetmenizi istirham ederim. Ancak… Birkaç ipucu vereyim:

- Küreselleşme onu oluşturan sebepler ve yol açtığı olumlu ve olumsuz olgu ve süreçlerle içine girdiğimiz kaotik sürecin başlıca sebebidir. Bu durum kaçınılmazdı ve değişen şartlara daha hızlı intibak eden ülkeler bu işten kârlı çıkarken diğerleri ağır hasar aldı.

- Dinler, otantik anlamlarıyla değil ama yeni çağın şartlarında mutasyon geçiren sahte anlamlarıyla yeniden etkin hale geldiler.

- Milli devletleri zayıflatan süreçler iki birbirine zıt sürece yol açtı: Hiçbir kaydı kabul etmeyen ve neredeyse nihilist anarşizme varan bir bireycilik ve küçük kabile ve aşiret asabiyesine kadar inen mikro etnik milliyetçilikler yükseldi.

- Ülkeler arası eşitsizlik artarken, her ülke içinde de ayrı ayrı eşitsizlik arttı.

- Aile, temel kültürel norm ve değerler, sosyal devlet, tabi hukuk, özgürlükler aşındı.

- Bütün ülkelerde bu gelişmeler mutlu bir azınlık yaratırken, daha geniş bir çoğunluk ise hem maddi hem manevi kayıplara uğradı.

- Zaman içinde hızlanan bir eğilimle kitleler popülist milliyetçilerin, kuvvetli liderlerin etrafında toplandı ve toplanmaktadır.

- Bu süreçte tepkili kitlelerin etrafında birleşeceği ideolojisi ve örgütü ile sağlam muhalefet partileri de ortaya çıkmadı.

Sonuç mu? Dünya 2020-2025 yılları arasında olacak büyük bir iktisadi buhranın arefesindedir. Bunun yanında, değişen şartlara bağlı değişen güç paylaşımında yer almak isteyenler için bir dünya savaşı da muhtemeldir. Yani, “ya kriz ya savaş” ya da “hem kriz hem savaş”… Pazartesi bunlara değineceğim…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...