İ.B.B. BARIŞ MANÇO'YU ANIYOR

Micheal KUYUCU 09 Şub 2019

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İ.B.B.)  vefatının yirminci yılında Barış Manço'yu çok özel bir etkinlikle anacak. 14-15 Şubat tarihlerinde İstanbul Cemal Reşit Rey Salonunda gerçekleştirilecek olan "Bir Dünya Barış'ı" adlı etkinlikte usta sanatçı ile ilgili özel bir panel ve bir konser düzenlenecek.

T.C. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, İBB Kültür Daire Başkanlığı tarafından organize edilen “Bir Dünya Barış’ı”, İstanbul Üniversitesi ve 7’den 77’ye Doludizgin Barış ve Sevgi Derneği’nin iş birliğiyle gerçekleşecek. Etkinlikler kapsamında; “Çağdaş Halk Ozanı Barış Manço” sempozyumu, “20 Yılın Ardından Barış’a Özlem” paneli, “Barış’ın Dünyası” sergisi ve “Bir Dünya Barış’ı” başlıklı konser düzenlenecek. 14-15 Şubat 2019 tarihlerinde gerçekleşecek etkinlikler, İstanbul Üniversitesi’nde başlayacak ve Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda devam edecek.

Barış Manço’ya akademik bakış 

“Bir Dünya Barış’ı” etkinlik14 Şubat 2019 Perşembe günü, saat 09.00’da, İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası’nda, “Çağdaş Halk Ozanı Barış Manço” başlıklı sempozyum ile başlayacak. Sempozyumda Manço’nun sanatı, onun hayatına dokunmuş akademisyenler tarafından anlatılacak. Üç oturumdan oluşan sempozyum, Prof. Dr. Umay Günay’ın “Türk Kültürünün Bilgi ve Kültürel Şifre Taşıyıcısı Olarak Barış Manço” başlıklı açılış konuşmasıyla başlayacak.

Saat 10.45’te başlayacak birinci oturumun konuşmacıları Prof. Dr. Muharrem Kaya “Dağlar Dağlar Parçasından Hareketle Dağın Halk Kültürümüzdeki Yeri”, Prof. Dr. Aynur Koçak “Dağ Ekseninde Barış Manço’nun Şamanik Yolculuğu”, Prof. Dr. Sevilay Çınar “Âşık Tarzı Müzik Geleneğine Paralel Yorumlar” İkinci oturuma; Prof. Dr. Dilaver Düzgün “Geleneksel Tahkiye Üslûbunun Çağdaş Bir Temsilcisi”, Prof. Dr. Mehmet Akça “Toplumsal Değerlerle Normların Öğretilip, Hatırlatılmasında Barış Manço’nun Rolü” ve Havva Emre “Gelenekten Geleceğe Uzanan Bir Köprü: Barış Manço” başlıklı konuşmalarıyla katılacak. Saat 15:00’de başlayacak olan son oturumda ilk olarak, Barış Manço’nun Azeri gazeteci dostu Prof. Dr. Etibar Babayev “Barış Köprüsü” başlıklı konuşmasını gerçekleştirecek. Babayev’in, Manço ile anılarını anlattığı, aynı isimli bir de kitabı bulunuyor. Babayev’in ardından Doç. Dr. Okan Murat Öztürk “Barış Manço’nun Popüler Müzik Anlayışı İçinde Türkülerin Yeri” başlıklı bir konuşma yapacak. Sempozyum Birgül Yangın Osmanoğlu’nun “Barış Manço’nun Eserlerinde Semboller ve 2023 Vizyonu” başlıklı konuşması ile sona erecek.

Barış’a Özlem Paneli

İ.B.B.’nin gerçekleştirdiği etkinliğin ikinci gününde yani 15 Şubat Cuma günü saat 16.30’da, CRR Konser Salonu’nda, moderatörlüğünü İzzet Öz’ün yapacağı “20 Yılın Ardından Barış’a Özlem Paneli” ile yapılacak. Panelde aralarında Lale Manço, Doğukan Manço, Batıkan Manço gibi aralarında Barış Manço’nun da ailesinin yer aldığı toplam yirmi yedi kişi, aramızdan ayrılışının yirminci yılında Barış Manço’ya duyulan özlemi anlatacak.

“Barış’ın Dünyası” sergisi CRR’de

Panelin ardından “Barış’ın Dünyası” sergisinin açılışı gerçekleşecek. Sergide; Barış Manço’nun kıyafetlerinden, kişisel eşyalarından ve posterlerinden oluşan 100’ün üzerinde eser sergilenecek. Sergi kapsamında ayrıca; CRR Konser Salonu fuayesinde Barış Manço’nun odasının prototipi de kurulacak. Sergi 10 gün boyunca CRR’de ziyarete açık kalacak.

Muhteşem bir konserle muhteşem bir final

“Bir Dünya Barış’ı” etkinliği 15 Şubat 2019 akşamı CRR’de gerçekleşecek özel bir konserle sona erecek. Manço’nun müzik yaşamı boyunca yanında yer alan sanatçıların, arkadaşlarının sahnede olacağı “Bir Dünya Barış’ı” konseri saat 20.00’de başlayacak. Barış Manço’nun oğlu Doğukan Manço, beraber müzik yaptığı Moğollar ve Kurtalan Ekspres’ten Ahmet Güvenç, bestelerini verdiği Ayşegül Aldinç, Müsadenizle Çocuklar çalışmasında yer alan Burak Kut, Grup Vitamin, Hakan Peker, Jale, Mine Çağlıyan, Soner Arıca, Ufuk Yıldırım, Manço’nun şarkılarına yönelik çalışmalar yapan Grup 24 Ayar ve solistleri Duygu Soylu, Evrencan Gündüz, Meltem Taşkıran, Murat Çekem, Müjde Kızılkan, sevilen sanatçılarımızdan Elif Çağlar, Gökhan Türkmen, Karsu ve Özgün ile Ladies & Gentlemen Korosu yer alacak. Ayrıca çocuk korosu Barış Manço şarkılarını seslendirecek. Konserde efsane müzisyen Barış Manço’nun klasikleşmiş eserleri “Gülpembe”, “Kara Sevda”, “Kol Düğmeleri”, “Arkadaşım Eşek”, “2023” ve “Hal Hal” gibi şarkılar seslendirilecek.

Etkinliği duyunca çok samimi söyleyeyim çok heyecanlandım. İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin sanata verdiği değeri çok yakından takip edenlerdenim. Özellikle Cemal Reşit Rey Salonunda yapılan konser ve etkinlikler sanat adına, müzik adına popüler kültüre meydan okurcasına kaliteli işlere imza atıyor. İ.B.B. ve ekibini bu etkinliklerinden dolayı hep kutladım bir kez daha kutluyorum. Belediyecilik hizmetleri arasında kültür hizmetleri de çok önemli bir rol oynar. Bunu İstanbul Büyük Şehir Belediyesi çok iyi yapıyor. Popüler kültürün genel kültürü domine ettiği bir dönemde İ.B.B.’nin bu etkinliği örnek olmalı. Bütün büyükşehir il ve ilçe belediyelerin bu etkinlikleri örnek olsun. Belediyecilik laf değildir. Belediyecilik ahbap çavuşa iş vermek rantçılık değildir. Belediyecilik “yok onu aday yapayım, yok benim adamım yok bu senin adayın” kavgası değildir. Belediyecilik hizmet işidir. Kültürde bu hizmetlerden biridir. Bu bağlamda İstanbul Büyükşehir Belediyesini “Bir Dünya Barış’ı” etkinliğinden dolayı kocaman alkışlıyorum.

THY Super Bowl’da

Bir global marka olma yolunda çok ciddi adımlar atan ve son yıllarda gerçekleştirdiği reklam kampanyaları ile küresel bir marka olduğunu kanıtlayan Türk Hava Yolları geçtiğimiz günlerde bir ilke daha imza attı. Uluslararası başarıları olan İngiliz yönetmen Ridley Scott yönetmenliğinde çekilen “Yolculuk” adlı reklam filminin 30 saniyelik versiyonu dünyanın en büyük ve en çok izlenen spor etkinliği olan Super Bowl’da yayınlandı. Super Bowl sadece Amerika’nın değil dünyanın en çok izlenen televizyon spor etkinliği. Orada yayınlanan reklamlar dünyanın en pahalı en prestijli reklamları oluyor. Orada yayınlanan reklamlar küresel boyutu olan markaların reklamları. Türk Hava Yolları’nın o ligde olması çok güzel bir gurur oldu. Super Bowl’da milyonlarca kişi hem küresel bir Türk markasının adını duydu hem de İstanbul’u izledi. Reklam merak edenler T.H.Y.’nin YouTube kanalına bir göz atsınlar.

Diyar Diyar Göçtük Sevdadan

Türk müzik tarihinde kendisini en fazla geliştiren ve popülerliğin sarhoşluğuna kapılmadan işini aynı disiplin ve mütevazılıkla yapan isimlerinden biri Cenk Eren’dir. Müzik kariyerine sahne ile başladı. Albümler sonra geldi, başarı da adım adım geldi. Öyle pat diye şöhret olmadı. Tabiri yerindeyse adım adım yavaş yavaş çıktı basamakları. Sezen Aksu şarkısı da söyledi, Nükhet Duru ile düetler de yaptı, Nazan Öncel bestesi de seslendirdi. Her attığı adımda bir öncekinin önüne geçti. Cenk Eren son iki tematik albümünde çok az yorumcuya kısmet olabilecek bir işin altından kalkmayı başardı. “Repertuvar Tanju Okan Şarkıları” ve “Repertuvar Ferdi Özbeğen Şarkıları” albümlerinde iki efsanenin eserlerini seslendirdi. Kalplere demir atmış kült şarkıları hakkı ile seslendirdi ve müzik dünyasında kalıcı olduğunu kanıtlarken aynı zamanda tüm zamanlarda raflarda kalabilecek ve alıcı bulacak iki klasik albüme imza attı.

Cenk Eren bu iki albümden sonra kısa bir süre önce yeni teklisini yayınladı. “Göçtük Sevdadan” adlı yeni şarkısında yorumcu kimliğinin çok geliştiğini kanıtladı. Bu şarkıdaki kelimeleri tek tek telaffuz eden yorumu ile hem Türkçeyi bozmadan hem de şarkının duygusunu hissettiren bir yorum sergiledi. Siyah beyaz renklerin hâkim olduğu ve Cenk Eren’in yorumcu performansının ön planda olduğu güzel bir de klip çekilmiş. Dijital platformlara sunulan single’ın bir sözlü versiyonu var bir de alt yapısının yer aldığı playback – enstrümantal versiyonu. Ben şarkıların enstrümantal versiyonlarının yani alt yapılarının yer aldığı sözsüz versiyonlarını dinlemeyi çok seviyorum. Çünkü bu versiyonlarda Hanya’yı Konya’yı anlıyorsunuz. Hem bestenin gücü hem şarkının düzenlemesini ve aranjörün katkısını hem de yorumcunun katkısını anlayabiliyorsunuz. “Göçtük Sevdadan”ın enstrümantal versiyonunu iTunes’dan bu bakış açısıyla dinledim. Alaturka ile popun çok güzel bir buluşmasına şahit oldum. Kaliteli bir iş çıkartmış Cenk Eren, “Diyar diyar geçtik sevdadan, diyar diyar göçtük sevdadan” Sibel Algan’ın yazdığı sözlerdeki derinlik beni çok etkiledi. Çok anlamlı bir şiir yazmış. Bu şarkı bir olgunluk şarkısı, görmüş geçirmiş birkaç litre gözyaşı dökmüş olanların anlayacağı bir şarkı. Yaşanmışlıkların yorgunluğunu ruhunda hissedebilenlerin idrak edebileceği bir şarkı. Artık şarkılara erişmek çok kolay. Bir tıklayın dinleyin, şarkıdaki o hüzün sizi geçmişin derinliklerinde belki de unuttuğunuz farkında bile olmadığınız bir gizli hüzne götürecek, göreceksiniz.

Şirk yapan şarkılar var mı?

Yeni Akit gazetesi geçtiğimiz gün medyaya bomba gibi düşen bir müzik yorum haberi yayınladı. “Sanat adı altında yapılan şarkılarda, Müslümanların şirke düşmesine neden sözler büyük tepki çekiyor” alt başlığı ile verilen haberde Tevbe65 ve Nisa116 ayetlerine referans yapılarak, bazı şarkıların sözlerinde İslam’a aykırı şirk sözlerin olduğu yazıldı. Bu haberin altında yirmi tane de şarkı ve yorumcusunun da listesine yer verildi. Konu sosyal medyada çok tartışıldı. Bu listede “Sensiz ölürüm cennette” sözlerini içeren şarkısı ile yer alan Yıldız Tilbe adının yer aldığı haberle ilgili olarak sosyal medyadan: “Ben kimsenin imanını çalmadım valla, nerede bırakmışlarsa orada arasınlar. O nasıl imanmış ki çaldırıyorlar hayret bir şey!” diyerek tepki gösterdi.

Anlamlı Bir Haber

Bence güzel bir haber olmuş. Tabii ki konuya nereden bakıldığı çok önemli. Sanatçı her zaman özgürdür ne ben ne de bir başkası bir sanatçının üretimine karışamaz ama eleştirme hakkına sahiptir. Bu eleştiri saygı sınırları içindeyse de bir anlam taşır, o eleştiride bahsedilen tez ne olursa olsun mutlaka dinlenmelidir. Ben bunu kendi hayatımda prensip haline getirdim ve hep uyguluyorum.

Bu Tarz Şarkılara Çok Örnek Var

Yeni Akit gazetesinin bahsettiği konu müziği hem üreten hem de yıllardır dinleyen ve  derinlemesine analizini yapan biri olarak benim de birkaç kez dikkatimi çekmişti. Mesela Zeki Müren’in 1984 yılında yayınlanan “Hayat Öpücüğü” adlı albümünde yedi dakikalık bir eser vardır. Selami Şahin’in yazdığı “Yorgunum” adlı bu şarkıyı her yorgun ya da kederli olduğumda dinlerim. O şarkıda bir söz var: “Her dilden tanrıya dualar ettim, duamın hiçbiri kabul olmadı.” Belki öznel bir yorum olacak ama şarkıyı her dinleyip o bölüme geldiğimde bir duraklar “tövbe” derim.  Bu insanın maneviyatı ile ilgili, kimisi çok hassastır kimisi ise daha az hassastır. Mesela 2015 yılında Yunanistan’da Paola adlı bir yorumcu “Afta Mou İpe O Theos” adlı şarkısında Allah ile dertleşen bir kederli aşığı betimlendi. Şarkını sözlerinde çok ince bir mesaj vardı. Şarkıda Allah’a sığınan bir aşık Allah’ın ona verdiği mesajı anlattı: Allah ona şarkıda ‘hayırlısı ise bu geçecek, kaybettiğin sevgiyi başka yerde bulacaksın” diyordu. Şarkıcı “Allah bana bunu söyledi ben de sana söylüyorum” diyerek sevdiği insanın vefasızlığına karşı Allah’tan güç aldığını anlatıyordu. Ancak şarkının bir bölümünde kişileştirme sanatı uygulanmış ve Allah ile dertleşen bu aşık “Bir akşam Allah’ı gördüm, gözyaşlarıyla ona derdimi anlattım, ona senin beni öldürdüğünü beni sevmediğini ve horladığını anlattım” diyor. Sonrasında “Allah bir sigara yaktı ben de yaktım ve sabaha kadar dertleştik ben eridim. Ona öleceğim dediğim zaman bana kaybettiğin sevgiyi başka yerde bulacaksın dedi” sözleri vardı. Şarkıyı dinlerken şarkıda ki mesajı anlamama rağmen bu kişileştirme sanatından rahatsız oldum. Yunan halkıda bu şarkıya tepki verdi ve şarkı tutmadı. Bu tarz örnekler çok müzik tarihinde.  Bu konuya eleştirisel bir şekilde bakmak ve herkesin kendi manevi dünyasında bu konuyu manevi masasına yatırması gerekir bence.

Müzisyenlerin manevi sorumluluğu önemli

Şarkılarda sevgililer aşklar çok abartılabilir, hayat sorgusu da abartılabilir ama bunun dini ifadelerle Yaradan’ın da üstünde bir güce tapınmak gibi gösterilmesi ya da kadere isyan eder gibi işlenmesi günah mıdır? Bana sorarsanız evet, günahtır. Cezası var mıdır? Bu dünyada olmayabilir ama öbür dünyada vardır. Bu tezden hareket ederek sanatçıların üretimlerine karışabilir miyiz? Tabii ki hayır. Ama ben bu noktada şarkı üreticilerin de biraz dikkatli olmasını tavsiye edeceğim. En azından sosyal sorumluluk adına dikkat etmeli.

“Notaların altındaki şirke dikkat: İmanımızı şarkılarla çalıyorlar!” başlıklı haberde yer alan listede “Seni Allah kadar sevdim” - “Sevdim seni Rabbim kadar”  - “Aldanma öbür dünyaya hayatını yaşa” – “Beni Tanrı’ya tekrar inandırabilir misin?” – “Allah’ına kitabına sövüp saydım” gibi sözler içeren şarkılar vardı. Sanat camiasının bu habere tepki göstermek ve olayları kutuplaştırarak rutin olarak yapılan “özgürlük edebiyatına sarılmak” yerine bir elini vicdanına koyarak düşünmesi gerekir. Cidden isyan etmek veya sevdiğiniz bir yâri Tanrılaştırmak dinen ne kadar uygun? Bu tüm dinler için geçerli.
 
Tüketim toplumu manevi olan duyguları tek tek yok ediyor, değersizleştiriyor. Bana sorarsanız bırakalım cennet ve cehemmen ile Yaradan kutsal kitaplardaki değeri ile kalsın. O kavramları da ucuz bir iki popüler şarkı yaratmak adına tüketmeyelim.