İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BEŞAMELLİ MUSAKKANIN GAYRİRESMÎ TARİHİ

YAYINLAMA:

İyi de bu musakka çok güzel bir şey olsaydı hepimiz severdik, bilmediğimiz ne var bunda. Olay yeri incele ekibiniz görev yerine geliyor. Öncelikle kelime olarak inceliyoruz. Etimoloji sözlükleri bize sulu anlamına gelen Arapça bir kelime olduğunu söylüyor. İçindekileri sayın bakalım: Domates, biber, patlıcan ve saz arkadaşları… Kalkıp tanzim satışa gidip ucuz yollu sebzelerimizi alıp olayı canlandıralım. Yaptık mı musakkayı. Yok burası yemek tarif edilecek yer değil, siz internetten bakın. Makedon mu yoksa Yunan mı olduğunu anlamadığımız bu yemek Türk’e de benziyor.

Delil yetersizliği var hakim bey! Ek kanıtları talep ediyoruz. Efendim Orta Çağ Bağdat’ında basılmış yemek kitabında musakkadan bahsediliyormuş. Eee? Sonra 1800’lerin ikinci yarısında Türk yemek kitabı da musakkadan dem vuruyormuş. İyi de o zaman Osmanlı vardı, Yunan yemeği Türk sanılmış olamaz mı? Biraz daha araştıralım. Tamamdır.

Efendim 1920 yılında Yavuzca adasından İstanbullu bir Rum demiş ki… Neresi bu Yavuzca adası? Sifnos diyorlar şimdi. E anlatmaya devam et bari biraz Ege havası iyi gelir. İşte o adadan İstanbullu bir Rum gitmiş ta Parislerde eğitim almış. (Bir rivayete göre de Viyana’da) Biz nasıl zamanında “lisanımızdan ecnebi kelimeleri ihraç etme azmindeysek” onlar da Yunan mutfağını vaftiz etmeye niyet etmişler. Musakkayı sevdikleri için de demişler ki bunun üzerine beşamel sos yapalım da üstü Avrupa olsun, altı da bildiğimiz lezzet. Bunu yapan arkadaşımızın adı Nikos Tselementes, merak edenler araştırsın.

Bu topraklarda toprağın iki karış altını kazmaya kalkıp büyüklenmeye başlarsanız duvara toslamanız an meselesidir. Bakın en basitinden musakkada bile kaç milletin izini görüyorsunuz üzerine bir de modernleşme tarihi verdik. Onunla da yetinmeyip Yavuzca adasına daldık. Alın size nurtopu gibi bir tartışma daha: Yavuzaca adası Türk müdür Yunan mıdır? Kardak’tan sonra daha farklı ve renkli bir tartışma olabilir.

Nikos ömrünü Atina’da tamamlamış. Bugün beşamelli musakkayı kimler sever, dünya mutfağında neye tekabül eder açıkçası bilmem. Bildiğim tek şey musakka yazıp aratınca beşamelsiz, mousakka olarak yazınca beşamelli fotoğraflar çıkıyor karşımıza. Her iki şartta da fazla bir şey kaçırmış sayılmam. Zira musakka, yemekler arasındaki öncelikli tercihlerimden değildir. Ancak bu yemek mevzularının ağzımızın tadını kaçırmaktan başka işe yaramadığı kesin. Lezzet sınır tanımıyor çünkü. Biz varalım gidelim domates, biber patlıcanı alıp en iyisi karnıyarık yapalım. Orada da sıkıntı çıkabilir ama olsun. En azından yemekleri yemek için vize istemiyorlar. İleride isteyebilirler mi? İnsanlar bu kadar haris oldukça her şey mümkün azizim.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...