İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BÜYÜK ÇAMLICA CÂMİİ'NIN SIRLARI

YAYINLAMA:

Dünyâdaki iki “Yeditepeli şehir”den biri olan İstanbul’un, bu yedi tepenin dışında kalan ve en yüksek tepesi olan Çamlıca’ya yapılan Büyük Çamlıca Câmii, geçen Berat Kandili’nde ibâdete açıldı. Diğer bölümlerinin hizmete açılması da yakında gerçekleşecek.

İhtiyaç var mı, yok mu? Tartışmalarıyla birlikte temeli atılan Büyük Çamlıca Câmii, altı yıllık bir inşaat sürecinin sonucunda açıldı. Artık millet olarak temeli atılan bir inşaatın bitmesine o kadar alıştık ki, eskiden olduğu gibi “biter mi acaba?” diye sormak yerine “bir an önce bitse de gidip görsek” diye düşünüyoruz.

Büyük Çamlıca Câmii, İstanbul’un en yüksek noktasında olduğu için, inşaat süreci günbegün kamuoyunun gözlemine açıktı. Kubbesinin kapatılması, minârelerinin yükselmesi derken inşaatla ilgili haberler iç mekânın süslerine ve nihâyet halıların serilmesine kadar sürdü.

Öncelikle şu eleştiriyi yapmak isterim ki, Büyük Çamlıca Câmii’nin dış görünüşü Mimar Sinan ekolünün kötü bir taklidi. Kendini tekrar etmeyen bir mimar olan Mimar Sinan’ı taklit etmek de abesle iştigâl oluyor. Bu konuda daha çok çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Hele hele “Mimar Sinan bugün yaşasaydı böyle bir câmi yapardı” gibi yorumlara hiç katılmıyorum.

İç mekândaki ince ayrıntılar

Dış görünüşteki yavanlığı bir kenara bırakıp iç mekâna gelirsek, düşüncelerimiz tamâmen değişiyor. Öncelikle câminin avlusundaki manzara ziyâretçileri büyük bir hayranlığa hazırlıyor.

Câminin iç mekânı çok büyük ama bir noktadan bir noktaya giderken uzun uzun yürüdüğünü anlamıyorsunuz, çünkü sizin dikkatinizi çekecek bir çok estetik unsur var.

İsm-i Celâl

Türk-İslam mimârisinde gelenek olan bir husus vardır. Câmilerin içinde, “Allah, Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan ve Hüseyin” yazıları bulunur. Ancak Büyük Çamlıca Câmii’ninde İsm-i Celâl yâni “Allah” lafzı, diğerlerinden ayrılarak müstakil bir şekilde kubbeye yazılmış. “Allah” lafzını sağdan solan okuyacak şekilde kubbenin altında durduğunuzda kıble yönüne doğru durmuş oluyorsunuz. İsm-i Celâl lafzından kalan boşluğu doldurup sekiz ismi tamamlamak için Peygamber Efendimiz’in annesi Hz. Âmine ve onunla birlikte Peygamber Efendimiz’in kızı, Hz. Ali Efendimiz’in eşi ve Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimizin annesi Hz. Fatma’nın ismi iç mekândaki isimlere eklenmiş.

Mihrap

İsm-i Celâl’in sağdan sola okuyacak şekilde kubbenin altında durduğunuzda Kıble’ye dönmüş oluyorsunuz. Başınızı göz hizânıza indirmeye başladığınızda ise, gözleriniz önce “Muhammed” (a.s) ve “Ebubekir” (r.a.) yazılı levhâlarını görüyor ve ardından karşınızda iç süslemeye hâkim renkler olan lâcivert ve mâvi renkler kullanılarak yazılmış Esmâ-ül Hüsnâ’nın (Allâh’ın 99 ism-i şerifi) tamamının bulunduğu mihrap kaidesi ile karşılaşıyorsunuz.

Mihrâbın imam mahâllinin içinde ise artık sık sık görmeye alıştığımız ve Türk töresinde “türeyiş motifi” olarak bilinen Selçuklu motiflerinin sekiz köşeli olanlarından on tânesini görüyorsunuz. Ben bu motiflerin “Aşere-i mübeşşere”yi (Cennetle müjdelenen on kişi) sembolize ettiğini düşünüyorum.

İç mekân

Câminin iç mekânı, çocuklarda koşma isteği uyandıracak kadar büyük ve geniş. İstanbul’un renkleri olan lacivert ve mâvi halıda da hâkim. Kendinizi âdeta açık havada ve gök kubbenin altında hissediyorsunuz. Modern tarzda tasarlanan vitraylar câminin içine giren güneş ışığının doğal bir aydınlatma sağlamasına imkân veriyor. Klâsik Osmanlı câmilerindeki avizelerden esinlenerek tasarlanan avizeler de mekândaki genişlik hissine katkıda bulunuyor.

İlk Ramazan ve iftar

Yaklaşmakta olan Ramazan ayını düşündüğümde Büyük Çamlıca Câmii’nin avlusundan binlerce kişi için kurulacak olan iftar sofralarını hayâl etmek hiç de zor değil. Dünyânın hiçbir yerinde bu kadar güzel batmayan güneşi seyrederek eli kulağında akşam vaktini bekleyecek olan müezzinlerin “Allâhüekber” nidâlarını duyup orucumuzu açmak nasip olur inşallah.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...