İstanbul
Açık
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

YENİ YIL MI? O DA NE!

YAYINLAMA:

Bazen insanlar gününü gün ederek yaşadıklarının olabildiğince keyfini çıkarmaya çalışırlar. Bunu yapabilenlere son zamanlarda çokça rastlayamaz olduk. Ama çoğu zaman o insanlar gününü gün edebilme hayallerini bile kuramaz olurlar. Başında Demoklesin kılıcı gibi duran, “ha düştü ha düşecek” diye beklediği, ekonominin keskin yüzünün tehlikesinde ne yapacağını bilemez haldedirler.

Son yıllarda giderek çoğalan, ezici çoğunluk olarak gösterebileceğimiz bir kesim var ki, onlar için hayal kurmak bile “Kafdağı”nın ardındaki bir durumdur. Hayal kuracak zamanları olamadığı gibi, hayal kurmaya kaynak yaratabilecek hayal kurabilme becerilerini bile çoktan yitirmişlerdir.

Topluma, tüm açılardan baktığınızda yansıyan fotoğraflarda görebildikleriniz hep bunlardır.

Ekonomik şartların değiştirdiği o karamsar yüzde, beden dilinden yoğun bir şekilde yansıyanları rahatlıkla görebilirsiniz. Yarının ne olacağını düşünecek kadar zamanları yeterli değildir. Asıl dert edindikleri bu günün sonunu nasıl getirebilecekleridir.

O kadar ince hesaplar yapar durumdadırlar ki, “doluya koysalar almıyor, boşa koysalar dolmuyor” gibi bir hayal matematiğin çözümüyle tiknefes durumdadırlar.

Günün her saatinde “zoraki hesap” yapmaya mahkum edilmişlerdir. Ekonomik şartların neresinde olduğunu gösteren fotoğrafa bile bakabilme cesaretleri kalmamıştır.

Korkuyorlarlar, hem de çok korkuyorlar. Sonunu göremeyecekleri üç boyutlu bir fotoğrafa bakar gibiler. Kafaları karışıktır, neye, nasıl bakacakları konusunda bile hiç net değillerdir.

Her yıl kabus haline gelen, yeni yıla geçiş dönemlerinin ne getireceği kabusunu yaşamayı beklerler.

Günlerin neler getireceği konusunda yarını çok uzaklarda görenlerin, günü kurtarmaya çalışırken, yeni yılın neler getireceğinin hesabını yapabilecek mecalleri kalmamıştır. Günün üzerlerine yıktığı, ekonomik, yaşamsal, sorunların devasa kartopuna dönüştüğü bu dönemde, sadece önlerinde duran çok boyutlu fotoğrafa bakakalmış durumdadırlar.

Günün sonunu bile göremeyecek durumda olanlar için, on gün sonra yaşama hayalini bile kuramayacakları yeni yıl umurlarında bile değildir. Kendini yeni yılda nelerin beklediğini düşünecek durumda değiller.

Kısacası; yeni yıl umurlarında değil. O güne kadar geçecek günleri nasıl geçirecekleriyle ilgili hesapları bile hala denkleştirebilmiş değiller.

Bu toplumda yaşadığımıza göre; görünen o çok boyutlu fotorafa yansıyan, hepimiz için, yaklaştıkça uzaklaşan o görüntüler-çok az sayıdaki kaymak tabakanın dışındakiler-dikkatle takip edip çözümlememiz gereken gerçekleri yansıtan görüntülerdir.

O sanal fotoğraftakiler geleceğimizi kurgulayabilmemiz için görebilmemiz gerekenlerdir.

Yaşam böylesine fotoğrafların oluşturduğu kocaman bir albümdür. Albümler güzeldir. Ama olabildiğince net ve birbirini tamamlayanlardan oluşursa anlamlıdır. Her aklımıza gelen görüntüyü albüm haline getirirsek anlamlı bir yaşam bütünlüğünü oluşturamayız.

Yukarıda yazdığım gibi, çok değil on gün sonra, yaşamımızdaki en büyük zaman dilimi olarak bilinen bir yılı daha geride bırakacağız. “Yeni yılda yeni umutlar” diyerek kendimizi avuturuz ama, giden yıldan beraber getirmek istemediğim birçok şeyin bizimle birlikle geldiği gerçeğinden kurtulamayız.

Özellikle, yıl sonuna doğru yol aldıkça bizimle gelenler hızla çoğalır ve yeni yıl eşiğinden geçerken sırtımızdaki yükün ne kadar büyük olduğunun farkına varırız. Ama başka çare de yoktur. Yaşamımızın ayrılmaz parçası olan, olmazsa olmaz bu yükü taşımak zorundayız. En zoru ise yeni yılın getirdikleri ile iyi harmanlayarak, var olan yaşam biçimimizi devam ettirebilmemizdir.

Ekonomik darboğazın içinde, giderek dayanılmaz hale gelen yaşam şartlarında her şey çok net görünmektedir. Yükü iyice ağırlaşan geçim şartları, nerdeyse yok olan ekonomik varlıklar ve maddi olanaklar, buna paralel olarak iyice zorlamaya başlayan gelecek endişesi, gelen yeni yıl için pek birşey vadetmiyor.

Enflasyon var mı yok mu tartışmasının yaşandığı bu ortamda; temel tüketim maddelerindeki fiyatların; resmi rakamlara yansıttıkları, ile çarşıda-pazardaki yansımaları arasında büyük farkların olduğu bir ortamda yeni yıla koşuyoruz.

Yeni yıl gelse neyime.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...