İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

MODERNİZM, KAPİTALİZM VE PARADİGMA DEĞİŞİMİ

YAYINLAMA:

Modernite bir yaşam biçimi mi, yoksa hayatta kalmanın kaçınılmaz bir gerekliliği mi? Kapitalizmin ürettiği sorunlardan birisi de modernite ya da post-modernitenin doğurduğu bu belirsizliktir. Müphemlikle modernlik arasındaki yakın ilişki özgürlükle yalnızlık arasında bir karşıtlık doğurmuştur. Yalnızlık özgürlüğün ta kendisi olarak değerlendirilebilecekse de aslında bu olgunun kişisel tercih değil modern bir toplumsal cezalandırma şeklinde ele alınabildiğini görürüz.

Hala baskın olan ilk kuşak kapitalistlerce modernite, hayatta kalma mücadelesinin gereği olarak sunulmaktadır. Böylece zaten uzaklaşmış bir hayal olan pazar yaratmaktansa elde edilen pazarları korumak amaçlanmaktadır. Pazarları korumak modernitenin ihracından geçer ve ilk kuşak kapitalistler neredeyse bütün ekonomilerde geniş alıcı kitlelerini her defasında bulmayı başarırlar. Fakat paradigma değişiminin yönünü belirleyecek gücü hala bulunsa da bu korumacı ısrar, ilk kuşak kapitalistlerin fobik köhnemişlikten sıyrılamamasının bir işareti olarak görülebilir.

Türkiye’nin son dönemde yalnızlığıyla ilgili yoğun eleştiriler yapıldı. Bu yalnızlığı bir yalnızlaştırma olarak okuyanların endişeleri olması normaldi. Ancak Türkiye’nin güçlenerek bu süreçten çıktığı görülüyor. Bu sürecin sırrı üzerine düşünüldüğünde Türkiye’nin yalnızlaştırılmadığı fakat gerektiğinde yalnızlığı seçmekten çekinmeyen bir yaklaşım ortaya koyduğu tespit edilecek öğelerden birisidir.

Sanırım aksaklıklara rağmen tercihli yalnızlıkla bu süreç artık aşılmıştır. Türkiye akışkanlık kazanmıştır. Her zaman bağımsızlık için göze alabilecekleri diğerlerini şaşırtmışken bundan sonra yapılması beklenen köhneyen bir sistemin öğesi olmayı kendi iktisadi paradigmasıyla reddeden tavrın düşünce dünyasını yaratmaktır. Türkiye ekonomisi “meşruiyetini” katı modernitenin yabancı yatırımcısı elinden kazanmak durumunda görmemelidir kendisini.

Küresel ekonomi ve finans mimarisi içinde Türkiye’nin önemli bir oyuncu ve faizsiz bir finans merkezi olmak üzere en önemli adaylardan olduğunu tüm dünya okumaktadır. Türkiye ekonomisinin gücü ve finansal mimarisinin çeşitliliği ve cazibesiyle rolünü güçlendirmek yanında dayanışma temelli iktisadi yaklaşımın yeniden ihyasını başarmalıdır.

Bu konuda Türkiye ve Türkiye’den araştırmacılar tarafından halihazırda yapılan çalışmalar küresel ölçekte dikkatle takip ediliyor. Bu başlıkta Türkiye’den araştırmacılar ve kurumlar birçok uluslararası proje gerçekleştirdi. Örneğin en son ve pandeminin tüm zorluklarına rağmen dün başlayan ve toplam üç gün sürecek olan 6th World Halal Summit (Altıncı Dünya Helal Zirvesi) Türkiye’yi merkeze taşıyan faaliyetlerden birisi. Paradigma değişiminin yönünü belirlemek için içeride bu çalışmaları iyi işlemek kadar bir meselemiz kaldı.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...