TAYTIMA DOKUNMA!
Her kış mutlaka bir tayt mevzusu döner. Biri çıkar, şu tayt giyenlere lafını sokar. Bu yılda sevgili Nükhet Duru, “Herkes istediğini giyebilir ama ne olur bu tayt olayına bir dur deyin artık. Hiç sevmiyorum. Tunikle giyilirse tamam ama öbür türlü çorapla sokakta dolaşan bir sürü hanımefendi görüyoruz. Hoş bir görüntü değil. Yurt dışından gelen modayı yanlış uyguluyor insanımız.” diyerek, bizden rahatsızlığını dile getirmiş. Yani tamam, Nükhet pek haksız sayılmaz. Havalar soğuduğu gibi, bu mereti bi geçiriyoruz üstümüze… Yaz gelene kadar da çıkarmıyoruz. Evde, yürüyüşte, sabah, gece türlü türlü taytlarla kışı geçiriyoruz. Ama o kadar rahat ki… Valla bu rahatlığı tadamadıkları için, erkeklere üzülüyorum. Bence gelin artık şu sorunu bi çözelim… Kilosu, yaşı, cinsiyeti ne olursa olsun tayt giysin. İsteyen üstüne tuniğini geçirsin, yakıştıran kısa tişörtü ile giysin. Çok rahatsız olan bakmasın. Bırakın da bari bu rahatlığın tadını çıkaralım. Zamanında sütyeni bile fazlalık bulan Nükhet Duru da bi zahmet bizden rahatsız olmasın.
Sosyal intikam
Çalınan sosyal medya hesapları ilgili ne kadar çok haber okuyor, duyuyoruz. Birçok sebepten bu hesaplar çalınabiliyor. Genelde hack’liyorlar, sonra da hesabınızı size geri vermek için para talep ediyorlar. Çaldıkları kişinin arkadaş listesine grip, onlardan para istiyorlar. Diğer bir sebep… Hesabını çaldıkları kişinin ağzından, saçma sapan bahis sitelerinden para kazandıklarını iddia eden story’ler yayınlayarak... Tuhaf tuhaf yerlere para yatırmanızı sağlıyorlar. Bambaşka bir sebepse… Kafayı size takan biri, hacker tutup hesabınızı çalıyor. Sosyal medyanızı ele geçirdikten sonra, dilediği gibi sizmiş gibi yapıyor. Gülşah Saraçoğlu’nun başına gelen tam da bu! Artık kimin damarına basıp, canını yaktıysa… Hesabını çalan, adının başına “metres” ekledi. Nişantaşı sokaklarında “Metres Gülşah” diye pankart açsa, bu kadar ses getirmezdi. Anlaşılan Gülşah Saraçoğlu birilerini fena kızdırmış. İçimdeki ses; “Kısa zaman sonra, Gülşah’ı metres ilan edeni de öğreniriz!” diyor.
Hangisi gerçek?
Paralel bi evren var ve biz orada ikinci hayatımızı yaşıyoruz. Ama oradaki hayatlar hep tozpembe. Filtre ve photoshop’larla biz orada daha güzeliz, daha genç, hatta daha zenginiz… Gerçekte olmadığımız kadar mutlu, umutluyuz. Sürekli gezen tozan, sosyal mi sosyal insanlarız… Hepimiz iyi, yardım sever, sağduyuluyuz. Arada serumlara bağlanmış kollar görsek de sağlıklıyız. Zevkle bi o kadar şevkle spor yapan, dikkatli beslenen, 3 kilo alınca dünyası başına yıkılan insanlarız. Şık kıyafetler, fönlü saçlar, makyajlar yapılmış… Her an foto muhabirlerine poz verecekmiş gibi, sokaklarda arzı endam ediyoruz. Kadını, erkeği moda dergilerinin kapaklarından fırlamış gibiyiz. Instagram hayatları fotoğrafları kadar flitreli, photoshop’lu, sahte. Kendi çektiğimiz fotoğraflar, videolarla yarattığımız dünya bizi ele geçirdi. Ve her geçen gün, reel dünya ile olan bağımızı milim milim koparıyor.
