İVME KAZANANLAR…
Yeni sezona bomba gibi giren dizlerden biri de “Kızılcık Şerbeti”… Kaldıkları yerden, bodoslama konuya daldılar. Heyecanı, tempoyu hiç düşürmediler. Geçen sezon gözüme batan bazı şeyleri de bu sezon düzeltiyor gibiler… Beni en çok rahatsız eden kıyafetler, çekilen sahnelerle alakasız saç ve makyajlardı. Yeni sezonda Kızılcık Şerbeti oyuncuları, durum ve şartlara daha uygun resim veriyor. Diğer bir konu ise; birkaç oyuncunun performansı rahatsız edici derecede kötüydü. Herkes gibi isim vermeden geçebilirim ama ben geçmeyeceğim! Doğukan Güngör, denize girince topuzu bozulacak kadınlar gibi rol veriyordu. Hani bi salsa oynayacak ama… Adam yakışıklı görünmek için o kadar çaba harcıyordu ki oynayamıyordu. Bu fobisini bi tık aşmış gibi. Bi tık! Feyza Civelek ise konuştuğuyla alakasız mimikleri ve ses tonu ile son derece iticiydi. O da geçen sezona göre rolüne biraz olsun ısınmış. İşin Aslı astarına bakacak olursak… Bu dizide senaristlerin başarısını göz ardı etmemek lazım. Gündemi takip eden nokta atış hikayeleri, adamına göre yazdıkları repliklerle diziyi alıp götürüyorlar. Melis Civelek ve Zeynep Gür, Kızılcık Şerbeti dizisinin rotasını değiştirdi.
Korku King
Usta korku yazarı Stephen King, sonunda yeni bir korku filmi önerisiyle karşımıza çıktı! Twitter'dan paylaştığı bu öneri, biz korku filmi sevenleri heyecanlandırdı.
King, "No One Will Save You" adlı filmini "zekice", "cesur" ve "kapsayıcı" olarak tanımlamış.
Brian Duffield'in yönettiği filmin, başrolünde Kaitlyn Dever. Filmin konusu da oldukça ilgi çekici… Dever'ın canlandırdığı Brynn'ın hikayesini anlatıyor. Brynn, çocukluk evine sığınarak huzur bulmaya çalışıyor. Ve bir gece duvarlar arasında yankılanan, doğaüstü seslerle uyanıyor. İşte tüyleri diken diken eden, sürpriz sonlu hikaye de bu seslerle başlıyor.
Stephen King, yeni projesini uzun yıllardır gördüğü en etkileyici eserlerden biri olarak tanımlıyor ve izleyicilerine ısrarla tavsiye ediyormuş. Eğer korku ve bilimkurgu türlerini seviyorsanız, "No One Will Save You" kesinlikle izlemeye değer bir film olabilir.
Unutmayın, korku filmi izlemeye karar verirken ışıkları söndürmek ve sesi yükseltmek her zaman iyi bir fikir olmayabilir!
Yemek, emek…
Tüketim çılgınlığı denen salgın her alanda. Moda, sinema, teknoloji, müzik, gıda… Hızlı ve hunharca her şeyi tüketiyoruz. Bu seri tüketime, aynı hızda üretim de gün geçtikçe zorlaşıyor. Özellikle film ve müzik sektörüne bakın! Yeni, farklı işler çok nadir çıkmaya başladı. Şarkıların alt yapıları, sözleri tanıdık. Senaryolar, yazılan hikayeler birbirine çok benziyor. Ve bu benzerlik durumu, zaman zaman çalıntı iddialarını da beraberinde getiriyor. Böyle bir dönemde, her benzerlik karşımızdakini hırsız mı yapıyor? Neticede çok kişi ile aynı düşüncede, aynı zevkte olma ihtimalimiz var. Ayrıca herkes birbirinden feyz alabilir, esinlenebilir ve bu esintiyle bana öyle farklı bir pencere açar ki işler değişir. Aynı yemeği, farklı baharatlarla bambaşka bir tatta, bana yeniden servis edebilirler.İşte bu da bir yetenektir. İlk tadı aldığım her yemek, emek hırsızlığıdır.
