EN GÜZELİ...
İddia ediyorum bugüne kadar yapılmış en iyi “Atatürk” filmi. Valla ne yalan söyleyeyim, yine okul müsameresi tadında bir film izleyeceğimi düşünüyordum. Şükürler olsun yanılttılar. He ben öyle Fatih Altaylı gibi salya sümük ağlamadım ama… Bir kez daha gurur duydum Atamla. Ne büyük adammış be… Meğer ülkemin başına gelen en büyük şansmış. Bunu bir kez daha idrak ettim. Tabi ara ara içim buruldu, öfkelendim de... Öyle karmakarışık duygularla izledim, fakat en yoğun hissettiğim şey gururdu. Gerçekten bir Atatürk filmi izledim. Atatürk'ün karakterinin nasıl oluştuğuna dair düşünceler içeren, gerçekten onun hayatına odaklanan bir filmdi. İşin Aslı astarı; Aras Bulut İynemli hakkında da önyargılarım vardı. Aras, şimdiye kadar izlediğim en az Atama benzeyen ama en iyi Atatürk’tü. Oyunculukların geneli gayet iyiydi. Kostüm ve dekorlar kusursuzdu. Özellikle Ömer Şerif'le Trablusgarp'ta aralarında geçen diyaloğa bayıldım. Velhasıl kelam izlemelere doyamadım. Bu projeyi film olarak izlemek güzeldi. Fakat dijital bir platformda uzun uzun, daha detaylandırılmış bir dizi olarak izlemeyi de çok isterdim.
Şarkı da güzel
An itibarı ile “Bir Derdim Var” dizisini izliyorum. Başrollerinde Birce Akalay ve Mert Fırat var. Yıllardır ekranlarda olmayan Mert Fırat, bu dizide savcı rolünde. Mert’i hayretler içinde izliyorum. Adam işsiz geçen dönemlerinde oyunculuk dersi almış sanırım. Şaşırtıcı derecede iyi oynuyor. Yan rollerdeki oyuncular bile gayet başarılı. Özellikle Birce Akalay’ın hayali arkadaşına bayıldım. İnanmayacaksınız ama bu dizi de öyle uzun uzun bakışma sahneleri yok, oyuncular konuşuyor. Senaryoyu yazan Yekta Torun’u yazdığı doğal diyaloglar için tebrik ederim. Bir Derdim Var dizisini, 2019 yılı İtalyan yapımı Oltre La Soglia dizisinden uyarlamışlar. Bizimkiler genelde uyarlamalarda başarısızdır ama ilk bölüm gayet güzel gidiyor. Umarım devamı böyle devam eder de izleriz. Şunu da eklemeden geçemeyeceğim… Dizide, grup Mor ve Ötesi’nin “Bir Derdim Var” şarkısını duymak çok güzel bir detaydı.
Kaçırma!
Hayat, her zaman mutlu ve keyifli olmayabilir. Bazen zorluklar, stres, üzüntü ve hayal kırıklıkları ile karşılaşabiliriz. Pekiii bu durumda ne yapmalıyız? Depresyona mı girmeliyiz, umutsuzca bir köşede oturup, karalar mı bağlamalıyız, hayattan kopup, bir mucize mi beklemeliyiz? Tabii ki hayır! Böyle dönemlerde, mutluluğu çok uzaklarda aramayalım. Dönüp hayatımızdaki rutinlere bakalım. Bu sorunun cevabı, kişiden kişiye değişebilir. Bazı insanlar için sevdikleriyle vakit geçirmek, hobileri ile uğraşmak, spor yapmak, kitap okumak olabilir. Benim için sabah uyandığımda duyduğum kahve kokusu… Akşam eve geldiğimde, kapıda beni karşılayan köpeğim… Hafta sonu arkadaşlarımla buluşup sohbet etmek… Yazmak… Araştırmalar, gülmenin stres hormonlarını azalttığını, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, ağrıyı hafiflettiğini, kan basıncını düşürdüğünü ve kalp sağlığını iyileştirdiğini göstermiş. Ayrıca gülmenin ruh halimizi yükselttiğini, depresyon ve kaygıyı azalttığını, özgüvenimizi artırdığını, sosyal ilişkilerimizi geliştirdiğini ve yaşam kalitemizi yükselttiğini de göstermiş. Tam da bu sebepten, hayatımızda gülümsememize sebep olacak, en küçük anları bile kaçırmayalım!
