Bisiklet sporu ve kültürü
Bu sene 60. kez koşulacak olan Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu geçen Pazar günü öğle saatlerinde Antalya’da başladı. Bu hafta 4 Mayıs Pazar günü İzmir’de bitecek kazasız belasız olur inşallah diyelim. Ülkemizde bisiklet eskiden beri oldukça yaygın bir ulaşım aracıydı zaten.
Özellikle coğrafi olarak “düzlek” diyebileceğimiz Konya, Afyon, Çorum gibi illerimizde her yaş ve sosyal gruptan özellikle erkeklerin bir şekilde bisikletleri vardı ve bunu oldukça verimli olarak kullandıklarını bilirdik. Köyden kente göçle beraber bireysel ulaşım için at-eşek yerine bisiklet ikame edilmiş ve basit bir mekaniğe sahip olduğu için de hızla yaygınlaşmış “araba-öncesi çağ” diyebileceğimiz döneme damga vurmuştu.
Anadolu insanı bu iki tekerlekli yoldaşına bazen velespit, şeytan arabası, cin arabası gibi isimlerle hitap etmiş, çocuklara alınacak en büyük hediye uzun zaman hep bisiklet olmuş ve verdiği özgürlük herkesin sahip olmak istediği bir eşya haline gelmesini sağlamıştır. Türkiye Bisiklet Turu 1960’larda “bir heves, iki kalas” derme çatmalığında bisikleti aynı zamanda bir spor olarak konumlamak isteyen spor bürokrasisi tarafından ihdas edilmiş ve yarı sportif, yarı turistik şekilde günümüze kadar tam 60 yıldır bir şekilde ulaşmıştır.
1963’deki Marmara Turu’ndan günümüzdeki “Tour of Türkiye”ye gelene kadar emeği geçen herkesi şükranla analım bir vefa nişanesi olarak. Aynı “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestraları” mantığından hareketle bu organizasyonun da Cumhurbaşkanlığı himayelerinde ve Cumhurbaşkanlığı adı kullanılarak yapılması halka bir vizyon çizmek, onları sanat ve sporda daha elit, daha yüksek keyif düzeyi olan ürünlerle tanıştırıp, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak hedeflenmiş olsa gerektir.
Devletin öncü rolünü gösteren bu iki faaliyet (müzik/spor) kendi haline bırakılsa belki günümüzdeki kadar etkin olamayacakken Devlet’in itici gücü sayesinde uluslararası düzeye erişebilmiştir. Bu sene gördük ki; yayıncı kuruluş TRT Spor işini oldukça ciddiye almış ve Tour dê France ve Giro d’Italia’dan aşina olduğumuz gibi Eurosport, BBCSpor seviyesinde ince detayları atlamadan akışkan ve görsel zenginlikleri öne çıkaran bir yayın senaryosu hazırlamış. Yol kenarındaki taze hasat çileklerin arasından verilen çekim açıları, alelade bir köy sobasının üzerindeki demlik ve bardaktaki tavşan kanı çay kadrajından akan yayın gibi incelikler “sahalarda görmek istediğimiz” hareketlerdendi.
İnşallah 4 Mayıs’taki son etaba kadar da böyle gider. Bizden üç takım var 60. Tur’da. İstanbul ve Konya Belediye takımlarıyla devlet destekli Spor Toto takımı. 12 ülkeden 22 takım pedal basacak sekiz gün boyunca. Bunların üç tanesi dünya klasında “World Tour” takımı. 13 tanesi gene dünya çapında ama bir alt kategoride “Pro Tour” takımı, bir de bizim üç takım dahil toplam 6 takımlık “Continental” takım var yarışlarda. 160 bisikletçi muhtelif etaplar ve rengarenk mayolar için yarışacak güzel ülkemizin birbirinden güzel beldelerinde yollarında.
(En heyecanla beklenen etap galiba Fethiye- Marmaris etabı olacak.) Bu arada Trabzonlu gençlerin destansı “UEFA Youth League” U-19 yürüyüşünde dün akşam Barcelona ile final maçları vardı. Biz teknik sebeplerden sonucu bilemiyoruz. Yenseler de yenilseler de fark etmez. Onları bağrımıza basıyoruz. Çok yaşasınlar, vâr olsunlar, görevlerini başardılar. Hepimize mutlu ve güzel bir Mayıs ayı dileklerimizle.
