“Son kale aile”
HÜDA PAR Batman Kadın Kolları Başkanlığı’nın düzenlediği “Son Kale Aile” konulu panel; aile, huzur, güvenli gelecek, güçlü ülke konusunda önemli başlıkları gözler önüne serdi ve konuşmacıların zikrettiği cümleler her kesimden insanın altına imzasını atacağı realitedeydi…
HÜDA PAR Batman Kadın Kolları Teşkilatının davetlisi olarak çarşamba günü rotamıza Batman’ı aldık. Batman bölgenin genç, dinamik ve güçlü kalesi. Siyaseten de merkezine dengeyi alan Batman, gelişim adına son yıllarda istikrarlı bir grafik çiziyor. Tüm bu veriler eşliğinde gündüz Batman’ı adımladık, gezdik, gördük, dinledik, anladık… Çarşamba akşamı da HÜDA PAR Batman Kadın Kolları’nın düzenlediği panele katılmak üzere salondaki yerimizi aldık. Salon ilgili dinleyicilerle dolmuştu ve hatta salona sığmayanlar kapıları açmış dışarıdan dinliyordu salonda konuşulanları.
Hukukçu Zehra Talayhan moderatörlüğünde gerçekleşen panelde HÜDA PAR Kadın ve Aile Başkanı Aynur Sülün, HÜDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı ve Gazeteci Özkan Yaman konuşmalarını gerçekleştirdi. HÜDA PAR Kadın ve Aile Başkanı Aynur Sülün ve Milletvekili Serkan Ramanlı’nın sunumları, herkesin altına imzasını atacak nitelikteydi. Sülün ve Ramanlı, zikrettikleri cümleler ile toplumun ve dolayısıyla ailenin yaralarıyla birlikte tedavi yöntemlerini de gözler önüne seriyordu. Ve her iki ismin aktardığı sorunlar-çözümler denklemi toplumun her kesiminin ortak sorun-çözüm paydası niteliğindeydi. HÜDA PAR Kadın ve Aile Başkanı Aynur Sülün konuşmasında şu özeti salondakilere aktardı: “Avrupa’daki aile kasırganın esintileri bizde de hissedilmeye başladı.
Dışarıdan kopyalanan kanunlar çözümden ziyade toplum yapısını değiştirmek için yapılmış maalesef. Aile yapısı yok ediliyor! Ömür boyu devam ettirilen nafaka ödemeleri evliliklere göz dağı veriyor ve bireyleri evlilik kurumundan soğutuyor. Oysa ki boşandıktan sonra hayatını idame ettiremeyecek eşlere ve çocuklarına bakmak sosyal devlet sorumluluğudur. Yani nafakayı devlet karşılamalıdır. Aile yapısına zarar veren durumlar bunlarla da kalmıyor. İstanbul Sözleşmesi gibi imzalar, ev içine dahi giriyor ve eşleri birbirine düşman ediyor. Yakın zamana kadar cinsel sapkınlıkların normal sayıldığı süreçlerden geçtik bu nedenle ailede huzur, güven, itibar bırakmadılar.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılsa da bu yönde duruşlar halâ sergileniyor. Kadının beyanına dayalı anlayış “hissiyata” kadar indirgendi. Yani “kadın hisleriyle” birini suçlama hakkına sahip oldu. Aile karşıtlığını ve sapkınlığı savunanların itibar ettiği İstanbul Sözleşmesi aile kavramını yerle yeksan etti. Erkeği şiddet uygulayıcısı, kadını şiddet mağduru, evi de şiddetin merkezi olarak topluma lanse ettiler. “İslam’ı ve Gelenekleri” toplumun düşmanı olarak gördüler. Madem ki İslam ve geleneklerimiz toplumun düşmanı ise; taciz, tecavüz, mutsuzluk ve şiddetin en fazla görüldüğü İskandinav ülkelerinde sorunun kaynağı nedir? TV dizileri ve gündüz kuşağı programları da kanayan bir yaramız. Bunlar toplumun ve ailenin en büyük felaketidir. Yangından, depremden, afetlerden sonra toplumun zamanla toparlanması mümkündür fakat toplumun sosyolojik yıkımını toparlamak neredeyse imkansızdır. Denetimden uzak sosyal medya, basın ve medya mecraları önü alınamayan bir tsunami gibi geliyor.
Toplumumuz üzerinde uygulanan sosyal mühendislik çalışmaları çocuklu aileleri dışladı ve suçladı. Bir çocuklu aile kavramı dayatıldı. Annelik-evlilik-aile aleyhtarı tsunamilerin önüne geçilmezse şayet toplumsal çöküşü engelleyecek hiç bir şey yoktur biline…” Başkan Sülün sonrasında konuşma sırası gelen HÜDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı da meclise sundukları düzenleme tasarısının alt başlıklarını aktardı. Ramanlı’nın konuşmasında bana göre en dikkat çekici kısım şuydu: “Derdimizi en çok kendi muhitimizden olanlara yani muhafazakar siyasilere anlatamıyoruz. Kuliste yaptığımız konuşmalarda bizim gibi düşündüklerini söylüyorlar fakat iş icraate gelince hiçbir desteklerini göremiyoruz…” Milletvekili Ramanlı aktardığı özette yasal-hukuki düzenlemelerin önemine şu cümlelerle dikkat çekti: “Bütün toplumun ortak endişesi olan ailenin korunması kanun teklifini meclisin ve ülkenin gündemine getirdik. Diliyoruz ki herkes bu teklife desteğini versin.
Her mecrada cinsi sapıklık ile yüzleştiriliyoruz. Ve bu sapıklık bir kimlik olarak topluma dayatılıyor. Kadın ve erkek olarak yaratılan insanı cinsiyetsizleştirmeye çalıştılar. Sapıklıklar ekranlar aracılığıyla normalleştirilmeye çalışılıyor. Gündüz kuşağı programları, diziler ve sosyal medya cinsi sapıklığı yaygınlaştırmaya ve teşvik etmeye çalışıyor. Ayrıca kadına yönelik şiddetin de acilen önüne geçilmesi gerekiyor. Kadına şiddet; İslam’ın merhametiyle tanışmayanların işidir. Kadına yönelik şiddeti konuşmaktan öteye gidemiyorlar. Öncelikle şiddetin temelindeki sorunlar tespit edilmeli ve çözümlenmeli .Meclise verdiğimiz düzenleme paketi tüm bu aktardığım sorunların çözüm önerilerini ve caydırıcı cezaların yürürlüğe girmesini sağlayacak.
“Geldiği yeri unutmuş bir sistemle karşı karşıyayız ve bu sistemde en büyük sorunumuz kendimizden olanların bizi anlamak istememesi ve destek vermemesi…” HÜDA PAR Batman Kadın Teşkilatı’nın düzenlediği panel yerindeydi ve oldukça verimliydi. Bilhassa dikkatimi çeken “nafaka sorununun çözüm önerisi ve bizden olanların desteğini alamıyoruz sitemi” başlıklarının altını daha özenle dinlediğimi söylemek istiyorum. Panel öncesinde İl Başkanlığı’nda ziyaret ettiğim HÜDA PAR İl Kadın Kolları Başkanı Şeyda Coşkun ile Batman’a ve bölgeye dair değerli bir istişare sohbeti de ettik.
