İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

İstanbul’un kaynakları kimin kontrolünde?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Son günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) etrafında dönen tartışmalar, kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığına dair ciddi soru işaretleri doğurdu. Ortaya atılan iddialar, bürokrasiden iş dünyasına, hatta cemaat yapılarına kadar uzanıyor. Bu iddiaların merkezinde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yakın çevresinden bir ismin, Ertan Yıldız’ın ifadeleri yer alıyor. Yıldız, etkin pişmanlıktan yararlanarak, belediyenin finansal işleyişinde İmamoğlu’nun bizzat rol aldığını, tahsilatların belirli kişilerce toplandığını ve bu paraların eski başkanlık konutunda biriktiğini öne sürüyor. Rakamlar çarpıcı: 20 milyon dolar, 7 milyon dolar gibi büyük meblağlar telaffuz ediliyor. Bu, daha fazla bilginin gün yüzüne çıkabileceğinin işareti olabilir.

 

Peki, bu iddialar neyi gösteriyor? İstanbul’un kaynaklarının, İstanbulluların hizmetine mi yoksa başka ellere mi aktığı sorusu, kamuoyunun zihnini kurcalıyor. Florya’daki eski başkanlık konutu, bu tartışmanın en dikkat çekici noktalarından biri. İmamoğlu’nun bir zamanlar “Buraya dayatsalar oturmam” dediği bu yerin, iddialara göre farklı amaçlarla kullanıldığı söyleniyor. İstanbul Planlama Ajansı’nın buraya taşınması “halka açılım” olarak sunulsa da, yasa dışı tahsilat merkezi haline geldiği yönündeki ithamlar, şeffaflık beklentisini artırıyor.

 

İstanbul’un yönetimiyle ilgili bir başka mesele, hafriyat gelirleri. Cebeci hafriyat sahasının yıllık 1.5-2 milyar dolar ciro yaptığı belirtiliyor. Ancak bu gelirin, İBB’nin iştiraki İSTAÇ’a değil, özel şirketlere yönlendirildiği iddia ediliyor. İsimler havada uçuşuyor: Murat Gül İbrahimoğlu, eski AK Partili isimler… İstanbul’un hafriyatının büyük kısmının bu alana gittiği düşünülürse, kamu kaynaklarının akıbeti konusunda ciddi bir muamma ortaya çıkıyor.

 

İhale süreçleri de masada. Metro ihalelerinde usulsüzlük iddiaları, Kalyon İnşaat’ın bir ihalenin son anda kendisine verildiği söylentileri, yüzde 7 komisyon alındığına dair belgeler… Bu iddialar, noter belgelerinin basına sızmasıyla daha da alevlendi. Şeffaf bir yönetim anlayışının sorgulanması kaçınılmaz hale geldi.

 

Tartışmaların bir diğer boyutu, Süleymancılar cemaatiyle ilgili. İddialara göre, bu yapı İmamoğlu’na destek vermiş ve karşılığında hastanelerine kaçak kat izni almış. Fatih Süleyman Deniz Olgun’un bu yöndeki açıklamaları, konuyu derinleştiriyor. Cumhurbaşkanı’nın bu yapıyı “milli güvenlik sorunu” olarak tanımlaması, meselenin İstanbul’la sınırlı olmadığını, Türkiye’nin genelini ilgilendiren bir boyuta ulaştığını gösteriyor. Cemaatin lideri Alihan Kuriş’in, operasyon korkusuyla kurmaylarını çekmeye çalıştığı da kulislerde konuşuluyor. Bu, yerel yönetimin ötesine geçen bir ağın varlığına işaret ediyor olabilir mi?

 

Sonuç olarak, İstanbul’un bu tartışmaların gölgesinde kalmaya devam etmesi, hepimiz için bir kayıp. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu iddiaları derinlemesine incelemesi, kamuoyunun güvenini yeniden tesis etmek adına kritik. Soru şu: İstanbul, hak ettiği şeffaf ve adil yönetime ne zaman kavuşacak? Bu sorunun yanıtı, hepimizin ortak geleceğini şekillendirecek.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...