İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Maliye’den 10 bin şirket ortağına yakın takip

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), son yıllarda vergi tabanını genişletme hedefi doğrultusunda dijitalleşmeyi ve analitik risk değerlendirme araçlarını daha etkin biçimde kullanmaya başlamıştır. Bu kapsamda yakın zamanda kamuoyuna duyurulan “Yüksek Gelir Grupları Gözetim ve Uyum Programı”, özellikle büyük ölçekli şirket ortaklarını hedefleyen yeni bir vergi denetim modeli olarak dikkat çekiyor.

Türkiye’de vergi sisteminin temel sorunlarından biri olan kayıt dışılık ve eksik beyan, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından son yıllarda veriye dayalı risk analizi sistemleri ile daha etkin biçimde izlenmeye başlanmıştır. Bu çerçevede başlatılan “Yüksek Gelir Grupları Gözetim ve Uyum Programı”, klasik vergi inceleme yaklaşımından farklı olarak önleyici ve gönüllü uyuma dayalı yeni bir modeli temsil etmektedir.

Bu programın temel hedefi, özellikle yüksek gelir grubuna giren şirket ortaklarının gelir düzeyleri ile yaşam tarzları ve harcamaları arasında anlamlı bir korelasyon olup olmadığını değerlendirmek, farklar varsa bunları öncelikle mükellefin açıklaması yoluyla çözümlemektir.

Bugünkü yazımda Maliye’den şirket ortağı 10 bin kişiye görüşme davetinin detaylarına bir göz atalım…

KAPSAM KİMLERİ HEDEFLİYOR?

Vergi Denetim Kurulu’nun (VDK) açıklamasına göre, programın ilk fazında yaklaşık 10.000 şirket ortağı kapsama alınmıştır. Bu kişiler, doğrudan:

Geliri yıllık 6 milyon TL ve üzeri olan,

Aktif büyüklüğü ile net satışlarının ortalaması 120–350 milyon TL arasında olan,

Öz kaynak toplamı en az 35 milyon TL olan büyük ölçekli firmaların ortaklarıdır.

Bu kriterlere göre belirlenen kişiler, yüksek harcama kapasitesine sahip ama gelir beyanı ile bu harcamaları desteklemeyen profilde mükelleflerden oluşmaktadır.

GÖNÜLLÜ UYUM YAZISI: DENETİM DEĞİL BEYANA DAVET

Gelir İdaresi, kapsama giren mükelleflere resmî tebligatla değil, bilgilendirme amacı taşıyan “gönüllü uyum yazıları” göndermiştir. Bu yazılarda;

Beyanname vermeyen mükelleflerin durumu hatırlatılmış,

Mevcut gelir–harcama farkına dair tespitlere yer verilmiş,

Sürecin cezasız olarak çözülmesi için mükelleflerin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak beyanname vermeleri önerilmiştir.

Bu yazı, hukuki zorlayıcılığı olmayan bir tür “rehberlik” çağrısıdır. Ancak buna yanıt verilmemesi, sonraki aşamalarda izaha davet ve devamında vergi incelemesi süreçlerini tetikleyebilecektir.

GELİR-HARCAMA UYUŞMAZLIĞI NASIL TESPİT EDİLİYOR?

Gelir İdaresi’nin kullandığı veri kaynakları oldukça geniştir. Bunlar arasında:

Banka hesap hareketleri, para transferleri,

Kredi kartı harcamaları, özellikle yurt dışı ödemeler,

Tapu ve taşıt kayıtları, araç markaları, ev alım-satım fiyatları,

Özel okul, sağlık, seyahat gibi lüks tüketim verileri,

Yurt dışı banka ve finansal veriler (Otomatik Bilgi Değişimi kapsamında) bulunmaktadır.

Bu veriler, vergiye esas alınan beyanlarla eşleştirilerek risk analizi yapılmaktadır. Geliri olmayan veya asgari ücret düzeyinde gelir beyan eden bir mükellefin özel okul ödemesi, lüks seyahat, yurt dışı yatırım gibi harcamaları, izaha muhtaç farklar olarak değerlendirilir.

POTANSİYEL GELİR UNSURLARI NELERDİR?

Gelir İdaresi’nin potansiyel gelir olarak dikkate aldığı unsurlar aşağıda sıralanabilir:

a) Temettü (Kâr Payı) Geliri

Özellikle kâr eden bir şirketin ortağı olan kişinin hiç temettü geliri beyan etmemesi, bir risk kriteridir.

Dağıtılmamış kârların örtülü olarak çekilmiş olması halinde, örtülü kazanç dağıtımı kapsamında vergiye tabi tutulabilir.

b) Gayrimenkul Kira Gelirleri

Tapu ve ikamet kayıtlarıyla kişinin birden fazla taşınmaza sahip olduğu, ancak kira geliri beyan etmediği tespit edilebilir.

c) Menkul Sermaye İratları

Faiz, repo, temettü gibi banka gelirleri, beyanda yer almıyorsa potansiyel gelir olarak kabul edilir.

d) Değer Artış Kazançları

Gayrimenkul veya menkul kıymet satışlarından elde edilen kazançlar, istisna koşulları sağlanmıyorsa vergiye tabi olur.

GELİRİN BEYANA TABİ OLUP OLMADIĞI NASIL BELİRLENİR?

Her potansiyel gelir, otomatik olarak beyana tabi değildir. Örneğin:

Gayrimenkul beş yıldan uzun süre elde tutulmuşsa, kazanç vergiden istisnadır.

Mevduat faizleri ve temettüler için stopaj yoluyla vergi alınmışsa, bazı durumlarda beyan gerekmez.

Kira gelirlerinde istisna tutarı altında kalanlar için beyan zorunluluğu yoktur.

Bu nedenle, mükellefin gelirin türüne, istisna koşullarına ve beyan sınırlarına göre hareket etmesi gerekir.

KAYNAĞI BELİRLENEMEYEN GELİRLER NE OLACAK?

En kritik mesele, kaynağı açıklanamayan gelirlerin hukuki niteliğidir. Gelir Vergisi Kanunu’nda yedi gelir türü tanımlanmıştır ve bu türlerin dışında kalan belirsiz nitelikteki gelirler için mevcut beyannamede bir kategori yer almamaktadır.

Ne faiz, ne temettü, ne ticari kazanç sınıfına giren ama açıklanamayan gelirler için vergisel sınıflandırma belirsizliği vardır.

Bu durum, Gelir İdaresi’nin nasıl bir uygulama yapacağına ilişkin hukuki belirsizlik yaratmaktadır.

GÖNÜLLÜ UYUM SÜRECİ NASIL YÜRÜTÜLMELİ?

Mükellef, gönüllü uyum yazısına aşağıdaki şekilde yaklaşmalıdır:

Vergi müfettişi ile iletişim kurarak varsa açıklamasını belgeleriyle birlikte sunmalı,

Eksik beyanları varsa pişmanlıkla beyanname vererek ceza riskini ortadan kaldırmalı,

Gerekirse süreci, uzman bir mali müşavir veya vergi danışmanı ile yürütmelidir.

Bu yaklaşım, mükellefi olası bir vergi incelemesinden ve ceza yükünden koruyacaktır.

UYUM YAZISINA YANIT VERİLMEZSE NE OLUR?

İzaha davet süreci başlatılır,

Açıklama yeterli görülmezse inceleme süreci başlatılır,

Vergi ziyaı cezası (%50), gecikme faizi ve usulsüzlük cezaları devreye girer.

Bu nedenle, gönüllü uyum süreci, mükellef için stratejik bir koruma mekanizması olduğunu hatırlatalım..

SONUÇ: YENİ VERGİ PARADİGMASINDA ŞEFFAFLIK VE PROAKTİF UYUM

Gelir İdaresi, artık yalnızca geçmiş beyanları denetleyen bir kurum değil; proaktif veri analizi ile geleceğe dönük riskleri öngören bir yapı haline gelmiştir. Şirket ortakları gibi yüksek gelir gruplarının, gelir–harcama uyumu, şeffaf beyan, vergisel planlama ve uzman desteğiyle risk yönetimi gibi başlıklarda daha hassas ve stratejik hareket etmeleri gerekmektedir.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın başlattığı bu yeni denetim modeli, sadece cezalandırma değil, şeffaflık ve gönüllü uyumu ön plana koyan bir sistemdir. Ancak sistemin veri odaklı olması, mükelleflerin tüm mali hareketlerinin şeffaf biçimde analiz edilmesini beraberinde getirmektedir. Bu nedenle:

Gelir beyanlarının güncel tutulması,

Harcamalarla gelir dengesinin açıklanabilir olması,

Uzman danışmanlık alınması,

mükellefler açısından bu süreci sorunsuz yönetmenin temel adımları olacağını belirtmekte fayda görüyorum..

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...