
Altın nereye koşuyor? Faiz sıkışması: Mevduatlar ne olacak?
Türkiye ekonomisi, 2025’in ikinci yarısına yüksek politika faizi, yavaşlayan talep ve düşme eğilimindeki enflasyonla giriyor. Bu tablo, ilk bakışta “istikrar” çağrışımı yapsa da, asıl soru şu: Bu gidişat sürdürülebilir mi?
Bugün sizlerle “mevduat faizlerinin yönü”, “Merkez Bankası'nın olası adımları”, “enflasyon gerçekleri” ve KKM sonrası para piyasasının yol ayrımı gibi kritik başlıkları tartışmak istiyorum.
ALTIN NEREYE KOŞUYOR? 2025 HAZİRAN AYI DERİNLEMESİNE ANALİZİ
2025 yılının Haziran ayı itibarıyla altın piyasaları, küresel ekonomik gelişmeler ve jeopolitik risklerin etkisiyle dikkat çekici bir hareketlilik sergilemektedir. Altın, yatırımcılar için güvenli liman olma özelliğini sürdürürken, fiyatlar üzerinde etkili olan faktörler çeşitlenmiştir.
FİYAT HAREKETLERİ VE TEKNİK GÖRÜNÜM
Haziran ayının ortasına kadar olan süreçte, ons altın fiyatı 3.300 ila 3.433 dolar arasında dalgalanmıştır. Özellikle 12 Haziran'da ons altın fiyatı 3.373 dolara yükselmiş, bu artışta Orta Doğu'daki gerilimlerin ve ABD dolarının zayıflamasının etkili olduğu belirtilmiştir.
Gram altın ise Türkiye'de 4.200 TL seviyelerinden işlem görmeye başlamış ve 14 Haziran itibarıyla 4.305 TL ile yeni zirveleri test etmiştir.
KÜRESEL ETKENLER VE JEOPOLİTİK RİSKLER
Altın fiyatlarındaki dalgalanmalarda, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz politikaları, enflasyon verileri ve jeopolitik gelişmeler belirleyici olmuştur. Özellikle Orta Doğu'daki artan gerilimler ve ABD-Çin ticaret müzakerelerindeki belirsizlikler, yatırımcıların altına yönelmesine neden olmuştur.
Ayrıca, ABD'de enflasyon verilerinin beklentilerin altında kalması, Fed'in faiz indirimine gidebileceği beklentilerini artırmış ve bu durum altın fiyatlarını desteklemiştir
UZMAN TAHMİNLERİ VE BEKLENTİLER
Finans kuruluşları ve uzmanlar, 2025 yılı sonuna kadar altın fiyatlarında artış öngörmektedir. State Street Global Advisors, ons altının yıl sonuna kadar 3.700 dolara, durgunluk senaryosunda ise 3.880 dolara ulaşabileceğini tahmin etmektedir
JP Morgan, ons altının 4.000 dolarlık seviyeyi görebileceğini belirtirken, Citi, Çin talebi ve siyasi riskler nedeniyle tahminini kısa sürede 3.200 dolardan 3.500 dolara yükseltmiştir
Altın, ekonomik belirsizliklerin arttığı dönemlerde güvenli liman olarak öne çıkmaktadır. Ancak kısa vadeli dalgalanmalar göz önünde bulundurularak, yatırımcıların portföylerini çeşitlendirmeleri ve piyasa gelişmelerini yakından takip etmeleri önemlidir.
Uzmanlar, altın yatırımının uzun vadeli stratejilerle değerlendirilmesini ve portföylerde riskleri dengelemek amacıyla kullanılmasını önermektedir.
2025 Haziran ayı itibarıyla altın piyasaları, küresel ekonomik gelişmeler ve jeopolitik risklerin etkisiyle hareketli bir dönem geçirmektedir.
Uzman tahminleri, altın fiyatlarının yıl sonuna kadar artış trendini sürdürebileceğini göstermektedir. Yatırımcıların, altın piyasasındaki gelişmeleri yakından takip etmeleri ve bilinçli yatırım kararları almaları önem taşımaktadır.
MEVDUAT FAİZLERİ DÜŞER Mİ?
Bankalarda 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizleri şu sıralar %45–52 bandında. Ancak enflasyon baz etkisiyle yavaşlamaya devam ederse ve Merkez Bankası temkinli bir faiz indirimi sürecine girerse, mevduat faizlerinde kademeli bir geri çekilme kaçınılmaz olacak.
Ama burada bir hassas denge var: TL’ye güven henüz yeniden inşa edilmedi. Mevduat faizleri %40’ın altına düşerse, bireyler yeniden dövize ve altına dönebilir.
MERKEZ BANKASI NE YAPACAK?
Faiz indirimi olacak mı?
Teknik olarak evet. Ancak zamanlaması her şey demek. Bugünden bakınca, Merkez Bankası’nın Eylül 2025’ten önce bir faiz indirimi sinyali vermesi olası değil.
Çünkü:
Enflasyon hâlâ %35 seviyelerinde.
Beklentiler %25’in altına inmiş değil.
TL mevduatların vadesi kısa, güven hâlâ kırılgan.
Erken bir faiz indirimi, 2021’de yaşadığımız “kur şokunun” yeni bir versiyonunu tetikleyebilir. Bu yüzden Merkez’in sabır göstermesi, sadece kendi kredibilitesi için değil, piyasa düzeni için de şart.
ENFLASYON GERÇEKTEN DÜŞÜYOR MU?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, her konuşmasında “enflasyonun düşeceği” mesajını yineliyor. Haklı mı?
Kısmen. Baz etkisiyle yıllık TÜFE düşüyor olabilir. Ancak sokaktaki hissedilen enflasyon hâlâ yüksektir. Gıda, kira ve özel hizmetlerdeki fiyat artışları çekirdek enflasyonun dirençli kaldığını gösteriyor.
Enflasyon düşerken, hane halkının alım gücünü korumak için enflasyonla mücadele sadece parasal değil, aynı zamanda yapısal olmak zorunda. Aksi takdirde, fiyatlar düşse bile refah artışı hissedilmez.
KKM BİTERSE NE OLUR?
Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi, 2021’de kur krizini bastırmak için yaratılmıştı. Bugün itibarıyla TL’ye dönüş sağlansa da:
Devletin kur farkı ödeme yükü büyüdü.
Parasal aktarım mekanizmasını bozdu.
Piyasa faizlerini baskıladı.
Şimdi sistem tasfiye ediliyor. Ancak dikkat: KKM’yi bir gecede kapatmak, ekonomide ani döviz talebi ve güven krizine neden olabilir.
Burada Merkez Bankası'nın yaptığı gibi kademeli tasfiye, yeni TL ürünlerle teşvik sistemi ve düzenleyici güven, sürecin kontrollü ilerlemesini sağlar. Aksi takdirde, TL’ye dönüş yerine döviz kaçışı yaşanabilir.
Sonuç: Yeni normalde sabır, şeffaflık ve dengeli gevşeme gerekli
Ekonomik istikrarın yeni tarifinde, ani kararlar ve siyasi baskılarla hareket etmek artık lüks değil, risk.
Faiz indirimi mi? Evet, ama zamanı gelince.
Mevduat faizi düşer mi? Evet, ama güvenle birlikte.
Enflasyon düşer mi? Evet, ama halk hissetmediği sürece yeterli değil.
KKM kalkmalı mı? Evet, ama yerini neyin alacağı belli olmalı.
Ekonomide güveni tesis etmenin yolu; veriye dayalı politika, şeffaf iletişim ve sabırlı geçiş süreciyle mümkündür. Aksi hâlde, eldeki kazanımlar yeniden riske atılabilir.