TİKA: Sessiz Gücün Küresel İzleri
Dünyada pek çok ülke, varlığını askeri güçle, ekonomik baskıyla ya da diplomatik oyunlarla hissettirmeye çalışıyor. Türkiye ise yıllardır bu denklemde başka bir yol izliyor: Yaraları sararak, destek vererek, paylaşarak güç kazanmak. Ve bu yolun öncülerinden biri TİKA.
TİKA, adını medyada çok sık duyurmaz. Reklam yapmaz, gösterişli tabelalar asmaz. Ama Somali’de bir yetimhaneyi onarırken, Bosna’da bir camiyi restore ederken, Kırgızistan’da bir okulu açarken o sessiz ama derin izlerini bırakır. Yaptığı işler kelimelerle değil, hayatlara dokunarak anlatılır.
Kurulduğu 1992 yılından bu yana TİKA, sadece bir kalkınma ajansı değil; Türkiye’nin vicdan diplomasisinin temsilcisidir. Balkanlardan Afrika’ya, Asya’dan Güney Amerika’ya kadar 170’ten fazla ülkede eğitimden sağlığa, tarımdan kültürel mirasın korunmasına kadar yüz binlerce projeye imza attı.
Bir ülkenin gücü sadece silahında ya da sanayisinde değil, elini uzattığı mazlumlarda, dokunduğu hayatlarda da ölçülür. TİKA tam da bu noktada Türkiye’nin gönül coğrafyasındaki varlığını artıran en önemli kurumlardan biri oldu. Deprem, savaş, yoksulluk, kıtlık… Ne zaman bir acı varsa, TİKA oradaydı. Sessizce, gösterişsizce, ama kararlılıkla.
Bu vizyonun arkasında güçlü bir siyasi irade olduğunu da inkâr edemeyiz. Özellikle son 15-20 yılda dış yardımlar ve insani kalkınma projeleri Türkiye’nin yumuşak gücünün önemli bir ayağı haline geldi. TİKA, bu stratejinin sahadaki en etkin aracı oldu. Devletin sıcak elini, Türk milletinin cömertliğini dünyaya gösterdi.
Kim ne derse desin: TİKA, Türkiye’nin sadece kendi vatandaşına değil, tüm insanlığa karşı sorumluluk taşıyan bir devlet anlayışının ürünüdür.
TİKA’nın açtığı her su kuyusu, tamir ettiği her okul, gönderdiği her yardım kutusu aslında Türkiye’nin gönül coğrafyasına attığı bir imzadır. Ve bu imza, tarihe kalacak türden sessiz bir başarıdır.