Bu milletin sabrı sizin ahlaksızlığınıza göz yummayacak!
Sözde mizahçı yayın yine o bildik, çürümüş zihniyetin bayraktarlığını yaptı. Bu kez, hadlerini fersah fersah aşarak Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’i karikatürle alaya alan, açıkça hakaret içeren bir rezilliğe imza attılar. Sözde mizah kisvesine bürünen bu saygısızlık, aslında İslam’a, Müslümanlara ve bu milletin kalbindeki en kutsal değere yapılan bir taarruzdur.
Şimdi soruyorum: Bu neyin cesareti? Bu neyin özgürlüğü?
Kutsal kitabımıza, peygamberimize, inancımıza dil uzatmak, hangi sanatın, hangi hicvin, hangi basın özgürlüğünün kapsamına giriyor?
Bu sözde mizahçı yayın, sözde hiciv maskesi altında halkın inançlarına alenen savaş açan, toplumun hassasiyetlerini hiçe sayan bir karanlık oda haline gelmiştir.
Yayınladığınız o karikatür, hiciv değil; ahlaksızlıktır.
Mizah değil; dini tahriktir.
Sanat değil; doğrudan düşmanlıktır.
Ve biliniz ki bu millet sizin bu çürümüşlüğünüze daha fazla göz yummayacak. Gözaltılar oldu, savcılık soruşturma açtı, erişim engelleri geldi. Bu sadece başlangıç. Halkın öfkesi henüz tam yankılanmadı bile. Çünkü bu topraklarda Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed, bir çizgi karakter değildir! O bizim rehberimiz, sevgilimiz, yüreğimizdir.
Kimse kalkıp da “ama ifade özgürlüğü” diyerek bu kepazeliği aklamaya çalışmasın. Zira özgürlük, başkalarının kutsallarına küfretme hakkını içermez.
İslam düşmanlığına karşı sıfır tolerans olmalı, bu topraklarda kimse kutsallarımıza dil uzatmaya cesaret edememelidir.
Sözde mizahçı yayın gibi bu oluşumlar, sözde muhalif duruşlarını “dine söverek” gösteriyor. Ama ne yazık ki bu yol, mizahı değil nefreti besliyor. Ve biz artık bu nefretin karşısında susmayacağız.
Bu millet, dinine saldıranla el sıkışmaz.
Bu millet, peygamberine dil uzatanla aynı masaya oturmaz.
Bu millet, kutsalına hakaret edenle yarınını paylaşmaz.
Sözün özü:
Sözde mizahçı bu yayın, artık sadece bir yayın organı değil, toplumdan dışlanması gereken bir utanç vesikasıdır.
Ve bu halk, ne bu karikatürü unutacak, ne de affedecek!