Çifte standart, yangınlar ve sahte imza meselesi
İngiltere ve Fransa… Buyurmuşlar ki: “Filistin’i tanıyacağız.” Ağır bir diplomasi jesti gibi sunuyorlar. Ama maddeyi görünce anlıyorsunuz ki iş başka…
Resmi tanımayı, Hamas’ın siyasetten tamamen silinmesine, silahsızlandırılmasına, bir de üzerine “demokratik seçim” yapılmasına bağlamışlar. Sormazlar mı kardeşim: Ekmek almaya giderken vurulan, hastanede tedavi beklerken bombalanan insanların olduğu bir coğrafyada…
Demokratik seçime kim karar verir? Sandığı kim kurar? Sandığa gidecek insanı kim yaşatır? İşte buradaki çifte standart, bu ülkelerin dış politikası kadar netameli. İsrail’de ise Netanyahu hükümeti içeride başka bir telaşta.
Koalisyon çoktan dağılmış durumda, ama resmen söyleyemiyorlar. Meclis eylülde açılınca tablo daha da netleşecek. Yani dışarıda Filistin pazarlıkları yapılırken içeride iktidarın zemini kayıyor.
***
Gelelim Fransa’ya…
Audi şehrinde yangınlar göğe yükselmiş durumda. Dört koldan söndürme çalışmaları var ama hâlâ kontrol altına alınabilmiş değil.
Bizdeki malum zihniyet var ya… Türkiye’de en ufak yangında, “Bakın Fransa şöyle yapıyor” diye örnek gösterenler… Şimdi dut yemiş bülbül gibiler.
Hiçbiri “Eliza Sarayı’nın restorasyonuna harcanan parayla yangın söndürme uçağı alsaydınız” demiyor. Hiçbiri “BAE’ye satılan Versay Sarayı’nın parasını ne yaptınız?” diye sormuyor.
Herkes yangınla mücadeleye odaklanmış durumda. Bir bilgi: Yanan orman 17 hektar.
Yani, Türkiye’de günlerce manşet olan Bursa yangınının yaklaşık sekiz katı.
***
Burada linç yiyeceğimi biliyorum ama… Birinin söylemesi lazım: İnsanoğlu kendini Tanrı yerine koymaktan vazgeçmeli. Evet, yerleşim yerleri, ahırlar, köyler yangından korunmalı. Ama doğal yollardan çıkan yangınlar da yeryüzünün döngüsünün bir parçası.
Binlerce yıldır bu ormanlar yanıyor. Yeni floralar, yeni ağaç türleri, yeni bitkiler bu sayede ortaya çıkıyor. Zararlı bakteriler, hastalıklı ağaçlar bu sayede temizleniyor. İtfaiye teşkilatı yüz yıllık, yangınla hava müdahalesi yirmi yıllık… Ama doğanın kendi seleksiyonu milyonlarca yıllık.
Hayvanlara gelince… Çok hayvanseverim. Hem kedi hem köpek beslemiş biriyim. Ama ormanda her an bir hayvan ölüyor. Biri diğerini yiyor, biri hastalanıyor, biri yaralanıyor… Doğanın yasası bu.
***
Gelelim “sahte imza” meselesine…
Üniversitenin en prestijli bölümlerine uzaktan adını yazdırıp, baba parasıyla Kıbrıs’ta okuduktan sonra paraşütle İstanbul’a inen…
Ve ortada seçim yokken “Cumhurbaşkanlığı adaylığı”na soyunan… Üçüncü sınıf bir müteahhitlikten öteye geçememiş bir karakter var.
Bunun şakşakçıları şimdi hükümete, kamu kurumlarına e-imza sahtekârlığı üzerinden saldırıyor.
Adını koyalım: Paraşütlü sözde cumhurbaşkanının şakşakçıları bu konuda tek kelime edemez.
Ucu kime dokunursa dokunsun, sahte imzayla diploma alanların belgeleri iptal edilmeli.
Şebeke ortaya çıkarılmalı, en ağır ceza verilmeli.
Ama…
Bu hengâmede yalana yalan ekleyip kıyamet koparanlar da en az bu cürmü işleyenler kadar hesap vermeli.