Alternatif dezenflasyon programı – II: 90 gün – 9 ay – 24 ay: Enflasyonu düşürmenin yol haritası
GİRİŞ
Geçen yazıda bugün başlasak Türkiye’nin enflasyon problemini çözecek derli toplu bir alternatif dezenflasyon programını anlatmaya başlamıştık. Bir önceki yazıda enflasyon beklentilerindeki farklılaşmanın sebeplerini ve enflasyon beklentilerini yönetmeden dezenflasyon programının daha uzun vadede ve daha çok acı vererek sonuca ulaşacağından bahsetmiştik. Bu yüzden bir alternatif dezenflasyon programını – en azından benim görüşlerimi içerecek şekilde- nasıl oluşturabiliriz sorusu önemliydi. Geçen yazı ve bu yazı bu dezenflasyon programının ana hatlarını vermek amacını gütmektedir. Geçen yazı Giriş ve Sonuç dışında üç bölümden oluşmaktaydı: I. Para Politikası, II. Maliye Politikası ve III. Gelirler Politikası. Bunlar zaten bir istikrar programının olmazsa olmazlarıdır. Ancak bu programın standart takviminin nasıl oluşacağı ve bunların halka nasıl anlatılacağı da çok önemlidir. Bu yazıda kalan bu kısımları tamamlayacağım. Bu yüzden bölümlerin numaralandırmasını ilk yazının devamı olarak yapacağım. Bu anlamda Bölüm IV. Nispi Fiyat Dengesinin Onarımı, Bölüm V. KPI Tablosu, İzleme ve Denetim ve Bölüm VI. Programın Standart Takvimi başlıklarını taşıyacaktır. Haydi o zaman, kaldığımız yerden devam edelim…
IV. NİSPİ FİYAT DENGESİNİN ONARIMI
Türkiye’nin yüksek enflasyon döneminde yaşadığı en temel bozulma, sadece fiyat düzeyinde değil, nispi fiyat yapısında ortaya çıktı. Mallar, hizmetler ve faktör fiyatları arasındaki denge kayboldu; bu da beklentilerin rasyonel bir temele oturmasını engelledi ve halâ daha engellemeye devam ediyor. Burada ana bozulmalar Gıda – Enerji ve Hizmet sektörlerindeki fiyatların fiyatlar genel düzeyine göre orantısız artışı ve faktör fiyatlarındaki bozulma ve gelir dağılımında adaletsizliğin artışı olarak gözlemlenmektedir. Bu durumu düzeltmek veya en azında daha iyileştirmek için gerekli politika önerileri de sunulacaktır.
Gıda–Enerji–Hizmet Üçgeni:
Gıda fiyatları hızlı yükseldi, kira ve hizmet enflasyonu kalıcı olarak yüksek kaldı, enerji maliyetleri dönemsel şoklarla dalgalandı. Bu farklı hızlarda artışlar, hanehalkının sepetini bozan en önemli unsur oldu. Gıda ve kira fiyatlarını dizginlemeden hedef enflasyona inandırıcı biçimde yaklaşmak mümkün değil.
Faktör Fiyatlarındaki Bozulma:
Ücretler reel olarak gerilerken, kâr marjları ve rant gelirleri daha az etkilendi. Faizler ise uzun süre negatif reel düzeyde kaldı. Bu durum, toplumda “yük en çok emeğin sırtına bindi” algısını güçlendirdi. Eğer ücretler telafi edilmez ve rant gelirleri vergilendirilmezse, beklenti farklılığı ortadan kalkmaz.
Politika Önerileri:
Gıda Fiyatları: Programın içeriğinde muhakkak soğuk zincir kayıplarını azaltmak, tarımda verimlilik artışını teşvik etmek, hal ve toptancı sisteminde şeffaflığı sağlamak bulunmalı. Bununla birlikte, gerekirse, devletin tarımsal kamu işletmeleri kurması kısa vadede değil ama uzun vadede tarımsal üretim probleminin çözümüne katkı sağlayacaktır. Bir önemli nokta da nakliye masraflarıdır. Belki çok ütopik görülebilecek ama istenilirse kolaylıkla yapılabilecek bir uygulama da bir kamu nakliye şirketi kurularak özellikle tarım ürünlerinin nakliyesinin (belediye – merkezi hükümet iş birliğiyle) düşürülmesidir.
Konut Piyasasında Kiralar: Kiralık konut stokunu artıracak önlemler dezenflasyon programının orta vadede başarılı olmasına katkı sağlayacaktır. Bunlar arasında boş konut sahiplerine uygulanacak yüksek vergiler, gerekirse boş konutlar rayiç bedelden kamulaştırılmasını da içerecek tedbirler, TOKİ ve Belediye konut firmalarının ortaklaşa kullanıldığı ciddi bir sosyal konut programı, devletin ihtiyaç sahiplerine uzun vadeli kiralama destekleri sayılabilir.
Enerji Fiyatları: Beklentileri olumsuz etkileyen sürpriz fiyat artışlarının olmadığı bir program takvimiyle yıllık artışların önceden ilan edilmesi; maliyet geçişkenliğinin öngörülebilir hale getirilmesi önceliğimiz olmalıdır.
Faktör Gelirleri: Servet vergisi ve kurumlar vergisi reformuyla kâr–rant lehine bozulmuş dengenin toparlanması, ücretlerde ise kademeli telafi uygulamasıyla ücretlerde reel değer kaybının hafifletilmesi… Bunlar geçen yazıda Maliye Politikası ve Gelirler Politikası bölümünde ayrıntısıyla anlatılmıştı...
Toplumsal Algı ve Beklentiler:
Nispi fiyat dengesizliği düzeltilmeden açıklanan her hedef, toplumun gözünde “kâğıt üzerinde kalan bir iddia” olmaya devam edecektir. Vatandaşın gündelik deneyimiyle hükümetin enflasyon hedefi arasındaki uçurumu kapatmanın tek yolu, bu yapısal bozukluğu gidermektir.
V. KPI PANOSU DENETİM VE İZLEME
Başlıkta kısaltma olarak yazdığım “KPI” İngilizce “Key Performance Indicator” teriminin baş harflerinden oluşur ki, bu da Türkçe “Anahtar Performans Göstergesi” anlamına gelir. Yani bir programın başarısını ölçmek için seçilen somut, ölçülebilir kilometre taşlarını gösteren tablodur.
Her programın başarısı ancak ölçülebilir göstergelerle izlenirse güven verir. Dezenflasyon politikası da bu açıdan istisna değildir. Toplumun ve piyasanın ikna olması için, belirli kilometre taşlarının kamuoyuna açıklanması gerekir. Önerdiğim dezenflasyon programının KPI Panosu neler içerir? Kısaca özetleyeyim:
Beklentilerde Daralma: İlk altı ayda hanehalkının 12 aylık enflasyon beklentilerinin en az 10 puan, bir yıl içinde ise 20 puan düşmesi hedeflenmelidir. Reel kesim beklentileri %36’lardan %28’in altına, piyasa profesyonelleri beklentileri ise %22’lerden %15–18 bandına gerilemelidir. Bu hedefler kamuoyuna açıklandığında, herkes programın nereye gitmesi gerektiğini bilir.
Ana Eğilim Göstergeleri: Çekirdek hizmet enflasyonu ve üç aylık yıllıklandırılmış TÜFE gibi göstergeler, enflasyonun temel seyrini izlemek için kilit rol oynar. Bu göstergelerde gözle görülür bir düşüş sağlanmadıkça dezenflasyonun kalıcı olduğuna kimse inanmaz. Faiz indirimişne başlamanın takvimi de bu hedeflerin tutturulmasına kural olarak bağlanır.
Kamu Sürprizleri: Vergi ve idari fiyat ayarlamaları için duyurulan takvime tam uyulması, programın güvenilirliği açısından hayati önem taşır. Herhangi bir sürpriz vergi artışı ya da beklenmedik kamu fiyat ayarlaması, tüm beklenti yönetimini bir anda boşa çıkarır. Bu yüzden kamu fiyat ayarlamaları önceden ilan edilmiş kurallara bağlı olarak idare edilmelidir.
Fiyatlama Davranışı: Perakende sektöründe etiket yenileme sıklığı ve kampanya derinliği gibi göstergeler, fiyatlama davranışının normale dönüp dönmediğini anlamak için kritik sinyallerdir. Vatandaş bunu doğrudan hisseder: fiyatların her hafta değiştiği bir ortamdan, ayda bir güncellemelerin yapıldığı daha sakin bir ortama geçiş, programın başarısını topluma kanıtlar. Bunun için idari ve mali önlemler alınmalı, program uygulanmaya başlanmadan reel kesim temsilcileri ile bu konuda mutabakat sağlanmalıdır.
Kur Oynaklığı: Döviz kurundaki istikrar, beklentilerin en önemli çıpasıdır. 30 günlük oynaklığın daralması, hem profesyonellerin hem de hanehalkının “artık kur şoku olmayacak” algısına sahip olmasını sağlar.
Kısacası, programın inandırıcılığı açıklanan hedeflerden değil, bu ara göstergelerde sağlanacak ilerlemeden doğar. Vatandaş kendi deneyiminde fiyatların daha yavaş arttığını, piyasa aktörleri ise göstergelerin aşağı yönlü seyrettiğini gördüğünde, enflasyon hedefi bir hayal olmaktan çıkıp somut bir olasılığa dönüşür.
VI. TAKVİM: 90 GÜN – 9 AY – 24 AY
Bir dezenflasyon programının en kritik unsuru, zamanlama ve sıralamadır. Vatandaş da piyasa da “önümüzdeki üç ayda, dokuz ayda, iki yılda ne olacak?” sorusunun net cevabını bilmek ister. Güvenin çıpası işte bu takvimle kurulur.
İlk 90 Gün:
Merkez Bankası açık bir tepki fonksiyonu ilan etmeli: enflasyon eğilimi yukarıda belirtilen göstergelere bakılarak düşmedikçe reel faiz pozitif kalacak. Hatta reel faiz için bir hedef de konabilir: Örneğin “politika faizi – güncel enflasyon = %12” gibi.
Kamu maliyesinde yıllık harcama tavanı açıklanmalı.
Vergi ve idari fiyat ayarlamaları için sürprizleri bitirecek takvim duyurulmalı.
KKM gibi geçici araçlarda küçülme patikası belirlenmeli.
Bu ilk adımlar, “artık keyfi karar dönemi bitti” mesajını topluma verir.
İlk 9 Ay:
Hanehalkı beklentilerinde çift haneli puan düşüşü gözlenmeli.
Reel kesim beklentileri %28’in altına inmeli.
Çekirdek hizmet enflasyonu ve üç aylık yıllıklandırılmış TÜFE göstergelerinde aşağı yönlü bir trend başlamalı.
Ücret ve kira sözleşmeleri yıllıklaştırılmalı; ileriye dönük çıpa mekanizması işlemeye başlamalı.
Dokuz ayın sonunda, toplum fiyatlama davranışının yavaşladığını ve beklentilerin birbirine yaklaştığını hissetmeli.
24 Ay İçinde:
Piyasa profesyonellerinin beklentileri hedef bandına (%15–18) yaklaşmalı.
Hanehalkı beklentisi artık hedefe uzak bir “farklı dünya”da olmamalı; %25–30 bandına çekilmeli.
Ücret artışlarında telafi payı kaldırılmalı, sadece verimlilik + hedef enflasyon formülü geçerli olmalı.
Maliye politikasında servet vergisi ve yüksek kurumlar vergisi sayesinde bütçe açığı kontrol altına alınmalı.
Kamu fiyat ayarlamaları tamamen ileriye dönük hedeflerle uyumlu hale gelmeli.
Bu takvim sıkı sıkıya uygulanırsa iki yılın sonunda Türkiye, yüksek enflasyonla yaşamaya alışmış bir toplum olmaktan çıkıp, enflasyon hedefini ciddiye alan bir topluma dönüşür.
SONUÇ
Türkiye’nin ihtiyacı olan şey sadece sıkı para politikası değil; aynı anda işleyen ve tek bir takvime bağlı para, maliye ve gelirler politikası üçlüsüdür. İlk 90 günde güveni inşa eden, 9 ayda beklentileri daraltan ve 24 ayda dezenflasyonu kalıcı hale getiren bir program…
Vatandaşın da iş dünyasının da duymak istediği cümle şu: “Artık sürpriz yok, kural var; artık keyfi artış yok, adalet var; artık belirsizlik yok, güven var.” İşte o zaman enflasyon hedefleri kâğıt üzerinde kalmaz, hayatın gerçeklerine dönüşür.