Empati adaleti: Dinlemeden yargılamak
İletişim evreninde en önemli olgulardan biri etkin dinlemektir. Sosyal medyada, haberlerde, hatta aile içi diyaloglarda bile birbirimizi gerçekten dinlemiyoruz. Dinlemeden hüküm veriyoruz. Oysa adalet, empatiyle başlar. Dinlemek; adil bir toplumun da temelidir.
Her şeyin bu kadar manipüle edildiği bir dönemde, sosyal medyada gördüğümüz herhangi bir paylaşım üzerinden infaz edilen kişiyi dinlemiyoruz. Çevremizde ya da ailemizde bize iletilen herhangi bir olayın derinliğini anlamaya çalışmadan infaz ediyoruz belki de. Birbirimize tahammülümüz kalmadı ya da kolaycılığı tercih ediyoruz. Oysa vicdanlara bırakılan derin yarayı ihmal etmemeliyiz.
Bize iletilen ya da gördüğümüz olay gerçekten öyle mi? Yansıtılan durumun derinliğinde, içsel yolculuğunda neler var, bunlara bakmalıyız. Devam ettiğimiz her noktada hem manevi anlamda sorumlu tutulacağız hem de insani olarak haksızlık yapmış olacağız. Ve maalesef, son dönemlerde bu çok daha fazla artmış durumda.
İletişimde birbirimize daha fazla vakit ayırmalı, bu kadar hızlı yargı aksiyonları almamalıyız. Unutmamalıyız ki, hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bize yansıtılan olayların bir başlangıcı, devamı ve sonucu vardır. Bu bir süreçtir. Bazı durumların zamana, anlayışa ve derin bir dinlenmeye ihtiyacı olduğunu unutmamalıyız.
Eğer biz bu acımasız linçlerin aktif destekçileri olursak, unutmayalım ki bir gün biz de buna maruz kalabiliriz. Hayat bir vicdan yolculuğudur. Ve gerçekten haksızlık yapmak, sonsuza kadar unutulamayacak ağır bedeller ödememize neden olabilir.
Etkin dinleyerek, olayları derinlemesine analiz ederek ve gerçekten ama gerçekten vicdanımızı yitirmeden yolculuğumuza devam etmeliyiz.
