İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

TÜRK İNSANI VE KİTAP

YAYINLAMA:

Türkiye’nin en büyük ve tek “Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı”nın 35.si 12.11.2016’da açıldı. 20 Kasım’a kadar açık kalacak olan fuar, kitapseverler için gerçek bir şölen olacak. Fakat Türkiye’de kitapsever dediğimiz insanlar çok sınırlı. Gelişmiş hiçbir ülkeyle karşılaştırılamayacak kadar düşük oranlarda. 80 milyon nüfuslu ülkemizde 20-25 civarındaki ulusal gazetelerin günlük tirajı üç buçuk milyonda takılıp kalmış bulunuyor. Bir türlü daha yukarı çıkamıyor. ABD’de, Japonya’da, Avrupa’da tek başına tirajı üç milyon, dört milyon olan gazeteler bulunuyor.

İnsanımızın yazılı ve basılı şeylere karşı ilgisi yok denecek kadar zayıf. Türk insanının ilgi alanına giren şeyler arasında kitap, gazete, okunacak şeyler bulunmuyor. Orta ve yükseköğretim düzeyinde eğitim almış insanların bile okulla ilişkisi bitince kitapla da bitiyor. İlişkisinin bittiği kitap da ders kitabı oluyor. Roman, hikâye, şiir, deneme gibi edebiyat eserleri gündemine zaten hiç girmemiş oluyor. Bugün sayıları milyonları bulan lise ve üniversite eğitimi almış insanlarımızın, klasik olmuş Türk roman ve hikâyelerinden üç tanesini tam olarak okumuş olanların sayısını binlerle ifade etmek bile iyimser bir yaklaşım olur.

Refik Halit, Reşat Nuri, Falih Rıfkı, Peyami Safa, Sabahattin Ali, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi klasik olmuş yazarlarımızın bir iki kitabını okumamış olan Türk insanı, ne Türk olmanın bilincine ne de anadilinin tadına varabilir. İnsanımızın okumama zaafının en kötü ve en olumsuz sonuçlarından biri, doğru dürüst yazamamasıdır. Üniversite eğitimi almış, bir statü sahibi olmuş vatandaşlarımızın bile herhangi bir konuda yazdıkları birkaç cümlede bir sürü yazım, anlatım ve noktalama yanlışı bulunuyor. Günümüzde bu yanlışların en fazla göze battığı yerlerden biri de sosyal medya platformlarıdır. Facebook, Twitter, WhatsApp, bu yanlışların adeta bir aynası, bir arenası gibidir. Hangi gerekçeyle olursa olsun yazmaya soyunmuş insanların elinin altında mutlaka kapsamlı bir Türkçe sözlük ve iyi bir yazım kılavuzu bulunması gerekir. Acaba sosyal medya yazıcısı vatandaşlarımızın % kaçı buna sahiptir?

Modern insan için kitap, gazete, ne olursa olsun okunacak bir nesne; yemek içmek gibi günlük hayat gereksinimidir. Özellikle kitap belli düzeyde eğitim almış ve yaşadığı çağın bilincinde olan insanlar için vazgeçilemez ilgi nesnelerinden birisidir. Böyle insanlar için “kitap” daima güzel çağrışımlara sebep olan sözler arasında bulunur. Kitap medeniyettir, kitap ışıktır. Stefan Zweig, “Hiçbir elektrikli ışık kaynağı küçücük bir kitabın yarattığı aydınlığı yaratamamıştır.” diyor.

Bizim toplum olarak gerçek anlamda çağdaşlıktan, modernlikten, başka bir ifadeyle uygarlıktan uzak oluşumuzun kanıtı, kitaba karşı ilgisizliğimiz ve kayıtsızlığımızdır. Kitabı günlük ihtiyaçlarımız arasına katana kadar, ona bir sevgi nesnesi olarak yaklaşana kadar bu çağdışılığımız sürecektir.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...