İstanbul
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

METROYA BOMBA KOYMAK

YAYINLAMA:

St. Petersburg, şiir gibi bir şehirdir. Çarlık döneminin ihtişamını ve inceliğini, Sovyet döneminin fedakarlığını yansıtır.

Evler sanki pastaların üzerindeki şeker hamurundan yapılmış figürleri andırır. Renkleri ile görünüşleri ile. İnsanları hepimiz gibidir. İşinde gücünde. Ve masum insanlar evlerine giderken metronun içinde terör ile karşılaştılar.

14 ölü, daha çok da yaralı. Bombayı kimin koyduğu yolunda iddialar gelip gidiyor. Ama “Muhtemel şüpheli” belli.

Yıllar evvel bir St. Petersburg gezisi sırasında orada yaşayan bir Türk öğrenci ile tanışmıştım. O bize gönüllü rehberlik yapmış, kenti gezdirmişti. Toplu taşıma araçları ile.

O zamanlar Rusların Çeçen sorunu devam ediyordu. Çeçenler Ruslara, Ruslar Çeçenlere saldırıyordu. Çeçenistan’da yoğun çatışmalar yaşanıyor, Rus şehirlerinde bombalar patlatılıyordu. Biz (İki gazeteci bir gönüllü rehber) herhangi bir toplu taşıma aracına bindiğimizde fark ettim ki insanlar şöyle bir açılıyordu.

Aslında hemen belli olduğumuz için diye düşündüm. Çünkü neredeyse herkes sarışın ve renkli gözlü iken, biz bildiğin Türk piknik tipleriydik.

Rehberimiz benim durumu garipsediğimi görünce açıkladı: “Abi esmer olduğumuz için bizden çekiniyorlar. Çeçen’e benzetiyorlar.” Sonra işin psikolojik boyutunu anlattı. Gerçekten ırkçılık kokan bir hareketti.

Kimse ters bir tepki göstermiyordu. Kimse bir söz bile etmiyordu. Ama kalabalık otobüslerde bile çevremiz hafiften bir boşalıyordu.

Sonrasında bu durum hakkında düşünme fırsatım oldu. Tamam bu bir ayırımcı tavırdı. Ama işin bir başka boyutu da insanların terörden çekinmesiydi.

Şimdi aynı güzelim kent, bir kez daha terör ile tanıştı.

HER GÜN 5 KİLOMETRE YOL YAPMAK LAZIM

Evet bir sürü, köprü, tünel ve yeni yol yapılıyor. Ama yetmesi mümkün değil. Kaba bir hesap yaparsak ne kadar haklı olduğum ortaya çıkar.

İstanbul’da her gün tam bin yeni araç trafiğe çıkıyor. Yani ruhsat alıyor. Bin kişi yeni aracına kavuşuyor. Bir aracın boyunun 4,5 metre olduğunu düşünürsek İstanbul’a her gün tam 4.5 kilometre yol yapmak gerekiyor. Hadi ortalama bir yolu iki şerit düşünsek yapılması gereken yol miktarı 2.25 kilometre.

Her Allah’ın günü gereken bu. Yan yana dursalar gerekecek yer 1.7 kilometre.

Bunların bir de park ettiğini düşünün. Her gün ve her gün 4.5 kilometre yer işgal ediliyor. Eh hepsi milimi milimine park etmediğine göre 5 kilometre.

Hadi gelin çıkın işin içinden.


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...