İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​KÜÇÜK ESNAF

YAYINLAMA:

Bizim küçük esnaf gönlü geniş insandır. İşini sever. Çalışmaktan gocunmaz. Çorba kaynasın derdindedir. Kimi zaman uyanıktır. Çoğu zaman saftır. Üçün beşin hesabını yapmaz. Tabii ki karşısındakinin ödeme niyetine göre. Sağa sola borç yapmaz. Ayağını yorganını bilir.

Amma velakin hepsinin de borcu vardır. Burada bir ironi yok mu?

Küçük esnafın düsturu ‘devletten alacağın da vereceğin de olmasın’ esasına dayanır. Devlete bir borç varsa ödenir. Askere gidilecekse gidilir. Tuğ gibi yiğit evlatlara gelince sıra, görkemli kutlamalarla gönderilir. İş vergi meselesine gelince zannedersiniz ki küçük esnaf düsturu bozmuştur. Küçük esnafın borç meselesi vergi meselesidir. Fakat böyle borcuna sadık, devlet ile alışverişi sınırlamayı seven insanların neden çoğunun vergi borcu var?

Cevap basit; muhasebeci görünümlü işbilmezler yüzünden. İşbilmezler aslında büyük oranda kötü niyetliler. Bir sokağa giriyorlar, burada esnaflarla tanışıyorlar, aylık cüzi bir miktar karşılığında esnafı mükellef ediniyorlar. Sonra her ay dolaşıp tahsilatlarını yapıyorlar. Fakat hiç iş yapmıyorlar. Küçük esnaf belgesini veriyor, ihtiyaç olabilecek dökümanları sunuyor sonra da vergisinin beyanı veriliyor zannediyor. Halbuki bu işin böyle olmadığı iki sene sonra ortaya çıkıyor. Sonra da küçük esnafın hayatında bir arada görmediği para vergi borcu ve gecikmesi olarak kucağına kalıyor. Oysa dönem dönem vergi dairelerine uğrayan bu insanlar soruyor soruşturuyor durumu öğrenmeye çalışıyor ancak kireç suratlı memurların ağzından laf almak imkânsız. Bir iyisine dek gelirseniz belki. Ama ne şans.

Bu durumu devlet biliyor. Çünkü yapılandırma, af gibi dönemlerde gene borcunu ödemeye bu insanlar koşuyor. Hikayelerini anlatıyorlar. Aldıkları cevap ‘işinizi takip etseydiniz’ oluyor. Sonra paşa paşa ödemeye başlıyorlar. Ama bu borca göz göre katlandıklarını bilmek insanın canını sıkar. Muhasebeci-mükellef ilişkilerinin artık daha ciddi biçimde düzenlenmesi lazım. İnsanlara bilgilendirici kayıtlar sunmak gerek. Vergi dairelerinde iletişim açısından bir iyileşme var ama güçlendirmek gerek. On-line sistemlerin tanıtılması gerek. İnsanlar öğrenmeye çalışıyorlar fakat bir kaynak gerek.

Şu bizim insanımız her şeyin en iyisine layık. Her fedakarlığa razı olan insanımız için artık yatırım yapmalı. Bilgi yayılmalı, iletişim güçlenmeli. Sahip çıkıldıkları hissettirilmeli. Ceza yazmak için dolaşmak yerine bilgi vermek için dolaşmalı. Esnaf takım elbiseli insan görünce korkmamalı. Bunlar elde edilecek faydanın ve vergi başarısının yanında çok küçük maliyetlerdir.

Devletini çok seven insanlara sevgisini gösterme şansı verin.


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...