İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​MACARON

YAYINLAMA:

“Gene gidip Lafayette’ten macaron alacağız. Tatlı şey. İnsanın yedikçe yiyesi geliyor. Champs Elysees caddesinde gezer, pahalı markalardan seçeriz. Gün batımına doğru iki aşık yüksek bir tepeye çıkar Eyfel’i izleriz. Hatta sıkılırsak güneye gideriz. Oraları sıcaktır. Festivallere katılırız. Zaten bu insanlar rahatına çok düşkün olmaya başladı. Hiçbir dertleri olmasın istiyorlar. Birazcık para ile her işimizi görürüz.

Fransa gene bizim. İlişkilerimiz her zamanki gibi devam edecek. Gene bizim kontrolümüzdeymiş gibi yapıp komik sinsi planlarını işletecekler ama hep biz kazanacağız. Lakin belki de bu ilişkilerimizin iyi olduğu son dönemdir.

Olsun ne çıkar? Zaten bu rüyanın bir sonu yok. Daha önce de denedik. Olmadığını gördük. Obez bir vals. Etrafı ne kadar yıktığımız önemli değil, şapeli kurmuşuz döndüğü yere kadar dönecek.

Ha bir de Türkiye var. Çok sinir oluyorum ama bazen sevimliymiş gibi yapmayı başarabilirim. Zaten o nasıl adam. Keşke bizde olsa. Neyse iyiler ama neme lazım siyaset bu.

Şu İtalyan isimli çocuk Macaron muydu, Macron mu? O, kötü polisi oynar. Zaten yıllardır öyle yapmıyor muyuz?

Sonra şeytan diyor Türklerle ilişkileri iyi götür. Belli mi olur bir hal gelse başımıza dostlarına dostturlar.

Sanırım biz şeytanı da geçmişiz. Aman, ne yapayım? Geçeceğiz tabi, sadece biz varız. Radikal olmayı seviyoruz. Diğerleri yok olsun. Çünkü Türklerin dediği gibi dünya gerçekten küçük. Her yerde farklı insanlar karşımıza çıkıyor. Tahammül edemiyoruz. Bu dünya bize ancak yeter.”

Hâsılı kelam bazısı da sanıyor ki Macron gelecek ilişkiler düzelecek. Le Pen gelseydi en azından anlayamayanlar için dost düşman belli olurdu. Gel gör ki anlayacaklar. Avrupa kendi savaşını hazırlayan ırkçılığına geri dönmekte. Artık sonuna yaklaşmakta. Bir sonraki seçimlerinde durum iyice ortaya çıkacaktır. Türkiye’ye olan tavırlarını kıramazlarsa çıkış yolu bulmaları da mümkün değildir. Tüm bu gidişattan halklarının haberi dahi yok. Siyasetçiler eliyle milyonlarca insan meçhul bir kadere sürüklenmekte. Gene çalacakları tek kapı bizimkisi olacak.

Bizim ise artık günlük siyaset yerine durumu realize etmemiz lazım. Bu batacak gemiye binme lüksümüz yok. Sorumluluğumuz uygun bir yapının içinde olmalı yahut ortaya çıkarmalıyız. Zaten bizim alacağımız adaylık talebinin geri çekilmesi kararı bütün büyüyü bozacaktır. Talebi olmayanın değeri düşer.

Siyasetçilerimiz halk ile kafa kafaya verip bu meseleyi ele almalıdır. Hem ekonomik çıkarlarımız hem dünyadaki sorumluluğumuz bunu gerektirir. Avrupa ile adaylık süreçleri bitirilip sivil toplum ilişkisi kurmak gerekir.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...