İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​USKUMRU BULDUK HEMEN KÖKÜNÜ KURUTALIM

YAYINLAMA:

Bakmayın siz Norveç uskumrusu adıyla satılan en ucuz balık olmasına. Çok ciddi bir besin kaynağıdır. Bizde tükendiği için ithal etmek zorunda kalıyorduk. Adamlar dondurup paketleyip gönderiyorlar. Ucuz olmasının sebebi kötülüğünden değil onlarda çok bol olmasından. Ama tadı bizim Marmara`da çıkandan bir hayli sasıdır. Ne de olsa bizim denizimiz kokmaz. Denizin ekmeğidir. Veya ekmeğiydi 1960`lı yıllarda.

Biçimli gövdesi adeta füzeye benzer. Sırtı, belirsiz yanal çizgisine dikey olarak uzayan menevişli koyu mavi, siyahımsı ve yeşil renkte şerit halinde lekelerle kaplanır. Yanal çizgisinin alt bölümüne düşen yanları gümüşümsü beyaz, karnı ise süt beyazdır. Denizin içinde güçlükle seçilir.

Çenelerinde batıcı olmayan kadife dişler bulunur. Burun delikleri gözlerinin önünde, gözleri ise üst çenenin üstündedir. Çok ufak göz kapakları vardır. Sürüler halinde yaşar. Balık yavruları ve planktonlarla beslenir. Kofana, torik, orkinos gibi saldırgan balıklara da yem olurlar.

Uskumru 1960’lı yıllarda İstanbulluların ideal balığıydı. Sokaklar kuyruklarından iplere dizilmiş çiroz yapılan uskumrular ile dolu olurdu. Kadim kültürün mirasıydı bize. Sonra tükettik, yok ettik, kökünü kuruttuk. Nerede bulduysak avladık. Binlerce vatlık ışıldaklarla, gırgırlarla saldırdık. Aşırı kirlettik. Yolunu kestik. Marmara`ya dolayısıyla da Karadeniz`e salmadık.

Yavrusuna “vanoz”, 30-35 cm. boyundaki irilerine ise “lipan” dendiğini hatırlayan bile kalmadı. En son hanginiz 50 santim boyunda bir uskumru gördü.

Şimdi 40 yıl sonra tekrar ağlara vurmaya başladı. Aman ihmal etmeyin. Hemen yok etmeye çalışın tamam mı. Hemen kökünü kurutalım. Sonra çocuklarımız falan uskumru ile tanışır sonra hep isterler falan. İşin yoksa uğraş dur.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...