İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

KAMU HARCAMALARI

YAYINLAMA:

Günümüz dünyası ileriye dönük bir takım sağlam tahminler üzerine kurtulamayan stratejileri taşımamaktadır. OVP’de yer alan demokratik kodlar da geleceğin Türkiye‘sinde işletmelerin yönetimi ile ilgili önemli öğretiler içermektedir. İşletme yönetimlerinin demokratikleşmesi kaçınılmaz bir süreç olarak karşımızdadır.

OVP’de birçok önemli konu var. Bunlardandır birisi kamu harcamalarında sıkılaşma ile ilgilidir. Kamunun sıkılaştırma öngörülen sosyal sübvansiyonları harcamaların merkezinde yer almaktadır. Ancak bu kaynaklar sosyal sübvansiyondan yatırım sübvansiyonlarına dönüştürülmesi gereken bir süreçten geçerken bu adımın daha farklı değerlendirilmesi gerekebilir. Maliye politikasının parasal sıkılaştırma ile senkronize edilmesi ve dengelenme sürecinin bir başlığı olarak görülebilecek bu tedbir, piyasada hareketlenme beklenirken alternatif faydasını karşılayamayabilir.

Elbette ekonominin aktörleri türlü sübvansiyonlarla yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınabilir. Fakat bu noktada talep yeni veya ilave yatırımlar üzerinedir. Bu sayede çarpan etkisiyle ekonomiye katkı sağlanabilir. OVP’de öngörülen büyüme rakamlarının sağlıklı gerçekleştirilebilmesi bu sayede mümkündür. Aksi takdirde öngörülen büyüme ihracattan gelmeyecekse sanal olacaktır. Yatırımların cezbedilmesi suretiyle istihdam güçlendirilerek iç talebin canlı tutulması sağlanabilir.

İçinde bulunduğumuz sürecin psikolojik başlangıcı Hyundai’nin fabrika yatırımını Türkiye yerine bir Doğu Avrupa ülkesine yönlendirmesiyle ortaya çıkmıştır. Akabinde Gezi provokasyonları, 15 Temmuz hain kalkışması gibi gelişmeler tuz biber ekmiştir.

Hyundai’nin kararı, hatırlarsanız, o tarihte hem moralleri bozmuş hem de şaşkınlıkla karşılanmıştı. Bugün yaşadığımız o şaşkınlığın devamıdır.

Şimdi üstümüze düşen yatırım ortamının yeniden canlandırılmasıdır. Fakat bu dışardan tetiklenmesi zor bir süreçtir. O yüzden içeride ortamı hazırlayıp sonra dışarıdan gelecek yatırımcıların ekonomideki coşkunun farkında olmasını sağlamaktır.

Üstelik Türkiye, sübvansiyonları etkin ve etkili dağıtacak birçok uzmana sahiptir. Bunun yanında kafalar değişmiştir. Artık 2002 öncesi eski popülist siyasetin oyuncağına dönmüş ekonomiden çok ileride bir ülkedir. Piyasanın ihtiyaç duyduğu taze kan böylece sağlanabilir.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...