
Manevi değerlerin çöküşü
Sosyal Değişim ve Manevi Yozlaşma: Toplumlar tarih boyunca sürekli bir değişim ve evrim içinde olmuşlardır. Bu değişimlerin temelinde, kültürel, sosyal ve dini faktörler yer almıştır. Ancak günümüzde yaşanan toplumsal yozlaşmalar, bozulmalar ve dağılmalar özellikle manevi değerlerin önemsenmemesi, hayati anlam taşımaması düşünüldüğünden giderek insan dibe vuruyor. Ahlaki değerlerin, bireysel çıkarlar ve maddi kazanımlar uğruna göz ardı edilmesi, toplumların çöküşüne yol açan temel faktörlerden biridir. Maddenin hâkimiyeti metafiziği göz ardı bıraktırıyor. Maneviyatın yerini dünyevileşme almış, dini ve ahlaki öğretiler, hızla kaybolan değerler haline gelmiştir. Bu durum, bireyden aileye, cemiyetten devlete doğru bozulmanın ana sebepleri haline geldiğini söyleyebiliriz.
Batılılaşma ve Dini Eğitim: Birçok toplumda Batılılaşma hareketi, geleneksel değerleri yerinden etmiştir. Batı kültürünün etkisiyle, geleneksel inançlar ve toplumsal normlar zayıflamış, yerine seküler değerler ve yaşam biçimleri hâkim olmuştur. Toplumların geçmişleri ne kadar kıymetli olursa olsun, ne kadar büyük devlet kurmuş bulunurlarsa bulunsun, adı-sanı büyük medeniyetler inşa etmiş olsalar da günümüz dünyasının savurganlığı, hoyratlığı, nemelazımcılığı, maddeperestliği köklerden kopmaya, inançlardan uzaklaşmaya, değerleri terk etmeye sebep olmuştur. Batılılaşma süreci, sadece kültürel bir dönüşüm değil, aynı zamanda dini eğitimdeki yaşayışların, kavrayışların, büyük eksikliklerin, tavizlerin ve zafiyetlerin bu sürece katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz. Bugün, dini eğitim ve ahlaki bilinçlenme, toplumların temel yapı taşlarını oluşturması gerekirken, reklamların furyasıyla, pazarlayıcı düşünce filmleriyle anlayışlar, yaşayışlar ve kavrayışlar altüst olmuştur. Madde hükmünü her şeye geçirirken insan yaratılış gayesini unutmuştur. Dinin varlığı toplumun genel tavrına, yaşantısına müdahale edememiş ne idüğü belirsiz bir melez toplum oluşmuştur.
Toplumların Direnç Potansiyeli: Toplumlar, değerlerini kaybettiği zaman yalnızca moral ve kültürel bir boşlukla değil, aynı zamanda sosyal yapının da zayıflamasıyla karşı karşıya kalır. Toplumu bir arada tutan aile dağılmaya, fertler aile kurumundan uzaklaşmaya başlar. Nefislere hitap eden cazibeli reklam hayatı gece hayatına dönüştükçe bireyciliğin sergilendiği lalettayin bir hayat anlayışı toplumu alabora eder. İnsanlar arasında adalet duygusunun zayıflaması, bencillik ve çıkarcılığın artması gibi sorunlar toplumda ciddi tahribatlara yol açmaktadır. Ancak bu sürecin önüne geçmek güçlü aile kurumuna cemiyetin akillerinin kolektif hareketine ve devletin bağlayıcı yasal çabalarına bağlıdır. Modernizmin, sekülerleşmenin ve medya kültürünün getirdiği bu yozlaşmaya karşı, Kur'an ve sünnetin öğretilerine sıkı sıkıya sarılmak, ahlaki sorumlulukları yerine getirmek ve dini eğitimle toplumun yeniden şekillendirilmesi bu çürümeyi durdurmak için atılacak ilk adımlar olacaktır. Toplumların bu büyük çöküş karşısında direnç gösterme gücü, geçmişten alacakları dersler ve manevi değerler üzerinden tekrar şekillenebilir. Bu bozulma, yozlaşma ve dağılmanın ancak Aile, Gençlik, Milli Eğitim, Diyanet, Kültür ve İçişleri Bakanlıklarının ortak aynı hedeflere yürümeleriyle sağlanabilir. Topyekûn halinde manevi kalkınma sağlanmadan maddenin hükümranlığı ne bireyi, ne aileyi, ne cemiyeti, ne devleti, ne de milleti ayakta tutmaya gücü yetmez.
Manevi Kalkınma Seferberliği Zorunluluktur: Bugün karşı karşıya olduğumuz toplumsal çürümenin ve manevi değer kaybının önüne geçebilmek için devletin ve toplumun topyekûn bir seferberlik ruhu içinde hareket etmesi zaruridir. Bu bağlamda;
Aileyi Koruma ve Destekleme Programları: Aile Bakanlığı öncülüğünde, aile kurumunu güçlendirecek eğitimler, seminerler, rehberlik hizmetleri ve ekonomik destek projeleri hayata geçirilmelidir. Aile Kurumunu ayakta tutacak, bireyleri birbirine bağlayacak, namus, inanç ve iman konusunu kıymetlendirecek diziler çizgi filimler ve sinema filmlerine ihtiyaç vardır. Aile bağlarını kuvvetlendiren, evliliği ve çocuk yetiştirmeyi teşvik eden programlar oluşturulmalıdır.
Gençlik İçin Manevi Eğitim Hamlesi: Gençlik ve Spor Bakanlığı, gençlerin yalnızca sportif değil, aynı zamanda ahlaki, manevi, tarihi ve kültürel gelişimlerine katkı sağlayacak kampanyalar düzenlemelidir. Manevi değerleri temel alan gençlik kampları, liderlik eğitimleri, kültür-sanat atölyeleri gibi projelerle gençlik, kökleriyle yeniden buluşturulmalıdır. Tarihinden, coğrafyasından, dininden, inancından ve kültüründen kopmayan dünyaya örnek olabilecek gençliğin yetişmesi, geçmişin ilim ve irfan öncülerinin izlerinin tanıtım filimler ve belgeselleri yapılmalıdır.
Milli Eğitimde Ahlaki ve Dini Değerler Dersi: Milli Eğitim Bakanlığı, müfredatına "Ahlaki Değerler ve Toplumsal Sorumluluk" temalı dersler eklemeli, bu derslerde Kur'an ve sünnet temelinde bireyde vicdan, adalet, merhamet ve sorumluluk duygusu geliştirilmelidir. Değerler eğitimi yalnızca teorik değil, yaşanarak öğrenilen bir biçime dönüştürülmelidir. Liseyi bitirmeden öğrenciler mutlaka hayatın içinde üç aylık kazanımlar elde edebilecekleri tecrübeye tabi tutulmalıdır.
Diyanet İşleri'nin Sahaya İnişi: Diyanet İşleri Başkanlığı, camilerde gençler ve ailelere yönelik haftalık sohbetler düzenlemeli, özellikle yeni medya mecralarında manevi değerleri anlatan güçlü yayınlar yapmalıdır. Ailelerin birbirini tanıyıp kaynaştığı kurumsal birliktelik ruhu oluşturulmalıdır. Diyanet’in etkili dijital projelerle çocuklara, gençlere ve ailelere ulaşması mutlaka sağlanmalıdır.
Kültür Bakanlığı'nın Milli Şuur Projesi: Kültür ve Turizm Bakanlığı, sanat, edebiyat, sinema, tiyatro ve müzik gibi kültürel araçlarla toplumun manevi değerlerine vurgu yapan projeleri desteklemelidir. Milli kimliği ve manevi bilinci güçlendiren yerli yapımlara özel teşvikler verilmelidir.
İçişleri Bakanlığı'nın Toplumsal Refah Projeleri: Mahalle temelinde sosyal dayanışma ve destek projeleri geliştirilmeli; özellikle suç oranı yüksek, sosyal çözülmenin görüldüğü bölgelerde ailelere, gençlere ve çocuklara yönelik ahlaki iyileştirme çalışmaları yapılmalıdır.
Manevi Kalkınma Yüksek Kurulu: Bütün bu faaliyetlerin koordinasyonunu sağlayacak, Aile, Gençlik, Milli Eğitim, Diyanet, Kültür ve İçişleri Bakanlıklarının temsilcilerinden oluşan bir "Manevi Kalkınma Yüksek Kurulu" kurulmalıdır. Bu kurul, düzenli raporlamalar yapmalı, gelişmeleri izlemeli ve gerekli durumlarda yeni adımlar önermelidir. İlim, irfan ve tarihi kimlik sahibi şahsiyetlerimiz rol model haline dönüştürülmelidir.
Unutulmamalıdır ki, maneviyatı ihmal eden bir kalkınma, maddenin kölesi haline gelir. Maddi kalkınmanın bir anlamı olabilmesi için, ruhun da, ahlakın da dirilmesi gerekir. Toplumların bekası, sadece silahla, parayla veya teknolojiyle değil; inançla, değerlerle ve adaletle mümkündür. Şimdi harekete geçme zamanıdır. Geç kalınırsa sadece bireyler değil, milletin ruhu da sessizce tükenir.