AB'NİN YANLIŞ TÜRKİYE POLİTİKASI İFLAS ETTİ

Ozan CEYHUN 25 Eki 2019

Ozan CEYHUN
Tüm Yazıları
Defalarca dile getirdik. Avrupa Birliği, Türkiye'ye yönelik olarak çok büyük hatalar yaptı. Kendi üyelerinin tamamı tarafından da desteklenmeyen yanlış Türkiye Politikası hem Türkiye'nin güvenini kaybetmesine hem de Suriye'de hiçbir öneminin kalmamasına neden oldu.

Türkiye teröre karşı top yekün mücadele verirken AB, Türkiye’yi yalnız bıraktı. Sadece yalnız bıraksa iyi aynı zamanda Suriye topraklarını işgal ederek var olmaya çalışan PKK terör örgütünün Suriye’deki uzantısı YPG (SDG) terör örgütünü destekleyerek ayrıca Türkiye’nin teröre karşı mücadelesine de zarar verdi. YPG (SDG) terör örgütünün “terör örgütü olmadığı” iddiası ise AB’nin inandırıcılığını daha da yitirmesine neden oldu. 

DEAŞ terör örgütünü sahada gerçek anlamda Türkiye etkisiz hale getirdi. YPG (SDG) terör örgütü ise DEAŞ’a karşı savaşıyormuş görüntüsü vererek aslında bölgede boşalan alanları işgal etti. Birçok yerde DEAŞ ile anlaşarak savaşmadan köylere yerleşti. DEAŞ’lı militanların silahları ile kaçmasına izin verdi.

Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı sayesinde bir gerçek daha ortaya çıktı. YPG (SDG) terör örgütünün DEAŞ’lıları hapsettiği tüm hapishaneler bomboştu. YPG (SDG) tarafından serbest bırakılan DEAŞ terör örgütü mensupları Türk askerleri tarafından yakalandı. Bir kısmı Türkiye’de yargılanacak. Bir kısmı da ait oldukları Avrupa ülkelerine iade edilecek.

Sonuç olarak Türkiye’nin haklı olarak gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı sayesinde Suriye’nin kuzeyi YPG (SDG) terör örgütü için artık yasak bölge oldu. 

Türkiye hem sahada hem de masada kazanan ülke oldu. ABD ve Rusya ile yaptığı anlaşmalar sayesinde sınırları boyunca hem Türkiye’yi tehdit eden hem işgal ettikleri topraklarda yaşamakta olan insanların sığınmacı olmasına neden olan hem de Suriye’nin bütünlüğü için büyük bir tehdit olan YPG (SDG) terör örgütü bölgeden kovuldu. Bundan böyle Suriye’de istikrar sağlanana kadar Türkiye kontrol ettiği bölgelere teröristlerin geri dönememesi için gerekli tedbirleri alacak. Geri kalan bölgelerde ise Rusya, teröristlerin Türkiye sınırına 30 km’den daha az bir mesafede konuşlanmaması için tüm önlemlerden sorumlu.

Bölgede açık ve net olarak ciddi anlamda dört güç var. Biri Türkiye. Diğerleri Rusya, İran ve Baas Rejimi. Ve bir parça ABD.

Sahi AB nerede? AB, tüm yanlış politikaları ile kendini bölge dışı bıraktı. NATO üyesi ve AB üyeliğine aday Türkiye’nin güvenliği için verdiği çabayı anlamamakta direndi. Türkiye’nin Suriye’den daha fazla sığınmacı gelmemesi için verdiği mücadeleyi desteklemedi. Şimdi sığınmacıların Suriye’nin kuzeyindeki Güvenli Bölge’ye gönüllü olarak dönüp yerleşmesini de sadece seyredecek.

Salı günü net bir şekilde ortaya çıkan resmi özetleyelim:

1 Suriye'nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün muhafazası ve Türkiye'nin milli güvenliğinin korunması sağlandı.

2. Terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele etme ve Suriye topraklarındaki ayrılıkçı gündemleri boşa çıkarma konusunda Türkiye ve Rusya birlikte tavır alıyorlar.

3. Bu çerçevede, Tel Abyad ve Ras Al Ayn'ı içine alan 32 km derinliğindeki mevcut Barış Pınarı Harekatı alanındaki yerleşik statüko muhafaza edilecek.

4. Adana Anlaşması'nın önemi bir kez daha ortaya çıktı. Rusya Federasyonu mevcut koşullarda Adana Anlaşması'nın uygulanmasını kolaylaştıracak. Yani Türkiye’nin operasyonu haklı bir zeminde!

5. 23 Ekim 2019, öğlen saat 12.00'den itibaren, Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları, Barış Pınarı Harekat alanının dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına, YPG (SDG) unsurları ve silahlarının Türkiye-Suriye sınırından itibaren 30 km'nin dışına çıkarılmasını temin etmek üzere girecektir. Bu işlem 150 saat içinde tamamlanacak. Aynı saat itibarıyla, mevcut Barış Pınarı Harekat alanı sınırlarının batısı ve doğusunda 10 km derinlikte Kamışlı şehri hariç Türk-Rus ortak devriyeleri başlayacaktır.

6. Münbiç ve Tel Rıfat'tan bütün YPG (SDG) unsurları silahlarıyla birlikte çıkarılacaktır.

7. Sığınmacıların güvenli ve gönüllü şekilde geri dönüşlerini kolaylaştırmak maksadıyla ortak çalışma yapılacaktır.

8. Taraflar Astana Mekanizması çerçevesinde Suriye ihtilafına kalıcı bir siyasi çözüm bulunması amacıyla çalışmalarını sürdürecek ve Anayasa Komitesi'nin faaliyetlerini destekleyecek.

Tüm bunlar gerçekleşirken AB üyesi bazı ülkeler Türkiye’ye karşı uygulamaya çalıştıkları yaptırımlarla “gülünç” olmuyorlar mı? Avrupa Parlamentosu, hala Türkiye’nin Rusya tarafından da onaylanan Adana Anlaşması kapsamında gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı’na karşı karar alarak tüm gelişmelerin gerisinde ve olanlara yabancı kalmıyor mu?

Almanya Savunma Bakanı’nın “Güvenli Bölge” önerisi ise sanırım artık “çöp kutusundadır”.

AB, Türkiye konusunda ne zaman doğru analizler yaparak tutarlı bir politika izleyecek acaba?